• Ekim 18, 2016

Biyolojik Çeşitlilik Nedir? Camili’nin Biyolojik Çeşitlilik Varlığı

Biyolojik çeşitlilik , bir bölgedeki genlerin , türlerin , ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür. Başka bir deyişle biyolojik çeşitlilik , bir bölgedeki genlerin ve bu genleri taşıyan türlerin ,bu türleri barındıran ekosistemlerin ve bunları birbirine bağlayan olayların (süreçlerin) tamamını kapsar. Bu durumda bir ekosistemdeki biyolojik çeşitlilik , dört ana bölümden oluşmaktadır.

Genetik çeşitlilik,

Tür çeşitliliği,

Ekosistem çeşitliliği,

Ekolojik olaylar (prosesler) çeşitliliği.

Bir çok kişi biyolojik çeşitlilik deyince yalnızca tür çeşitliliğini anlamaktadır. Oysa biyolojik çeşitliliğin boyutları içinde , türleri içinde barındıran ekosistem çeşitliliği ile türlerin içinde yer alan genetik çeşitlilik de vardır. Ayrıca bunların kendileri ve birbirleri arasındaki sonsuz çeşitteki ekolojik olaylar dizisi, biyolojik çeşitliliğin gözle görünmeyen , fakat sistem açısından çok önemli olan ‘’ işlevsel boyutunu ‘’meydana getirmektedir.

Sadece tür çeşitliliğini dikkate alan ve bu yüzden sınırlı bir kapsama indirgenmiş olan biyolojik çeşitlilik kavramı , canlı kaynakların sürdürülebilirlik ilkesi açısından eksik bir kavram olur. Örneğin bir botanik bahçesini ya da bir hayvanat bahçesini ya da bir hayvanat bahçesini insan eliyle yapılmış ve her biri kendi içinde binlerce türü barındırabilen birer yapay ekosistem olarak düşünebiliriz. Eğer , bir ekosistem de yaşayan canlıların kendi aralarında ve ayrıca canlılar ile cansızlar arasında , durmadan süregelen çeşitli doğal etkileşimler yoksa oradaki canlıların nesli birkaç kuşak içerisinde yok olmaya mahkumdur. Nitekim , botanik ya da hayvanat bahçelerindeki binlerce tür, tek bir türe yani onlara bakan insan türüne bağımlıdır. Bu türler , insan türünün bakımına bağlı olarak orada , ancak bireysel yaşamlarını sürdürebilmektedir.

Ayrıca eğer bir tür içinde genetik çeşitlilik yoksa , o tür birkaç nesil içinde yok olacaktır. Bir tür içindeki genlerin çeşitliliği, özellikle omurgalı hayvanlarda ve çiçekli bitkilerde o tür neslinin sürdürülebilmesi açısından biyolojik çeşitliliğin kaçınılmaz bir parçası olmaktadır.( Kani IŞIK Prof Dr.)

Gelişen bilim ve sanayi biz insanların yaşamını hem kolaylaştırmakta hem de beraberinde bir takım kısıtları getirmektedir.
Gün geçtikçe kirlenen dünyamızda artık çevre bilinci ve çevremizden planlı ve biliçli bir şekilde yararlanılması gerektiği olgusu kendisini dayatmaktadır.

Artık zenginliğin sadece para ile ölçülmediği bir çağda çeşitliliğinde yalnızca tür ve ekosistem çeşitliliği değil ,genler ve ekolojik olayları da içeren Biyolojik çeşitlilik kavramı ile açıklanan biyolojik çeşitlilik olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.

Bu bağlamda Biyolojik çeşitlilik ve Doğal kaynak yönetimi projesi biyolojik çeşitliliğin korunması ve yönetilmesinin katılımcı bir anlayışla yapılmasını hedeflemektedir.

Türkiye Bijolojik Çeşitlilik İzleme Komitesi tarafından seçilen yurdumuzdaki dört proje alanından biri olan Camili (MACAHEL) içerdiği değişik ekosistemler ve tür sayısı bakımından önemli bir yerde durmaktadır. Havza içerisinde özellikle el değmemiş ve ayrı iki özellikte iki adet Tabiatı Koruma Alanının olması da Camiliye ayrı bir özellik katmaktadır.

Sitemiz içerisinde biyolojik çeşitlilik hakkında daha ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz

  1. GİRİŞ

Şubat 2003’te başlayan ve bir yıl olarak planlanan arazi çalışması, Kasım ayında başlayan yoğun kar yağışı Camili havzasına ulaşmayı engellediğinden Kasım 2003’te sonlandırılmıştır. Artvin Camili proje alanı bir çok farklı özellikleri bünyesinde barındıran bir alandır. Alanın geneli sarp kayalıklara 400-3000 m. civarında bir yükseltiye sahip oluşu, çok az araç yolu bir çok yerde patika yolu bile olmayan, ulaşımın büyük oranda insan gücüne dayalı olan ve bu sarp yapıya orman güllerinden oluşan toprak üstü bitki örtüsünün eklenmesi ile alan içinde her tarafa gidebilmeyi büyük oranda engellemiştir.

Alanın yaklaşık altı ay boyunca kar altında kalması, hem günlük yaşamı hemde insan dışındaki canlıların biyolojik yaşamını önemli ölçüde etkilemektedir.

  1. FLORA ve VEJETASYON

Ülkelerin tarihi ve kültürel zenginlikleri yanında biyolojik çeşitliliği de önemlidir. Türkiye, 11000 civarında eğrelti ve tohumlu bitki türü ve 3700 civarında ki endemik bitki taksonu ile dünyada oldukça zengin floraya sahip ülkelerden birisidir. Avrupa kıta florasının 12000 adet eğrelti ve tohumlu bitki ile 2750 adet endemik türe sahip ve Kıtanın ülkemizin yaklaşık 15 katı büyüklükte olduğu düşünülürse, yurdumuzun floristik zenginliği daha da belirginleşir (Ekim vd, 2000; Güner vd, 2000).

Türkiye;

coğrafi konumu, topoğrafik yapısı, su kaynakları, mikroiklim bölge çeşitliliği, jeolojik yapısı, bitki coğrafyası bakımından farklı flora bölgelerinin bir birleşim yerinde bulunması, gen merkezi

konumu ve endemizm oranının yüksekliği gibi nedenlerle bitkisel kaynaklar bakımından dünyanın en önemli ve zengin merkezlerindendir (Yaltırık, Efe, 1989).

Türkiye, Euro-Siberian, Mediterranean, Irano-Turanian olmak üzere 3 floristik bölgeye ayrılmaktadır. Euro-Siberian bölge, Türkiyenin tüm kuzey kesimlerini içermekte olup doğuda Kafkasya’nın büyük bir bölümü ile Kırım ve Dobrudja dağlarına kadar uzanmaktadır. Bu flora bölgesi, Trakya’nın iç kesimlerinde Balkan, Karadeniz Bölgesi’nde de Euxine (Karadeniz) provensi olarak ikiye ayrılır. Euxine provensin Melet Irmağı (Ordu)’nın doğusunda kalan kısım Kolşik (Colchic) kesim olarak isimlendirilmektedir (Davis, 1965; Anşin, Özkan, 1986).

Kolşik kesimin temel özellikleri: 1) Doğal yaşlı ormanlar, 2) Çok çeşitli ekosistem ve bitki toplumları kompozisyonu, 3)Zengin flora 4) Kolşik endemikler 5) Vahşi tabiat.

Camili bölgesi ortalama 400-3200 m yükseltiler arasında yer almaktadır. Bölgede, orman, bozuk orman, nemli dere, sucul ve bataklık, subalpin ve alpin vejetasyon tipleri görülmektedir.

Orman vejetasyonu; 400 m yükseltiden başlayıp 2100 m. yükseltiye kadar devam etmekte olup, çoğunlukla Euro-Siberian (Euxine+Colchis) ve Irano-Turanian elementlerden oluşan yapraklı ve iğne yapraklı ormanların egemen olduğu bir zonda yayılış göstermektedir. Bu zonun 400-1300-(1500) m. yükseltiler arasındaki kesiminde yapraklı türlerin karışıma fazla oranda katıldığı, 1300 m.’den yukarı kesimlere doğru çıkıldıkça ise iğne yapraklı türlerin karışıma daha fazla oranda katılmakta olduğu görülmüştür. 400-1300-(1500) m yükseltiler arasında yayılış gösteren iğne yapraklı ve yapraklı karışık ormanları ağaç türlerine göre sınırlandırmak çok zordur. Bu kesimde hem orman köyleri hem de geniş çayır alanları (dağ stepi) mevcuttur. Bu yükseltilerde Fagus orientalis Lipsky, Castanea sativa Mill., Picea orientalis (L.) Link. Abies nordmanniana (Stev.) Spach, Pinus sylvestris L., Quercus petraea (Mattuchka) Liebl. subsp. iberica (Stewen ex. Bieb.) Krassiln., Q. pontica C.Koch, Betula medwediewii Regel, Carpinus betulus L. gibi odunsu türler bulunmaktadır. Bu karışık iğne yapraklı ve yapraklı orman kuşağında higrofit ve mezofit özellikte zengin ormanaltı otsu flora yer almaktadır. 1300 (1500)-2000 m yükseltiler arasında ise Nemli-Yarınemli kışa dayanıklı iğne yapraklı saf veya karışık ormanlar yaygın durumdadır. Bunlar Picea orientalis (L.) Link, Abies nordmanniana (Stev.) Spach subsp. nordmanniana ve Pinus sylvestris L. karışık ve saf ormanlarıdır. Picea orientalis (L.) Link, 1300-1500 m yükseltiler arasında, podsolumsu toprakların yaygın olduğu, nemlilik koşullarının ön planda bulunduğu kuzey bakılarda saf meşcere halinde, doğu ve batı bakılarda Quercus petraea (Mattuchka) Liebl. subsp. iberica (Steven ex. Bieb.) Krassiln. ile karışık meşcere teşkil etmektedir. Daha yüksek kesimlerde Abies nordmanniana (Stev.) Spach. subsp. nordmanniana ve Pinus sylvestris L. ile karışık meşcereler halinde bulunur. Abies nordmanniana (Stev.) Spach subsp. nordmanniana, 1500-1900-(2000) m yükseltiler arasında, kuzeye bakan yamaçlarda Picea orientalis (L.) Link. ve Pinus sylvestris L ile., güneye bakan yamaçlarda Pinus sylvestris L. ile karışık ormanlar teşkil etmektedir. Orman üst sınırına doğru karışımdaki Picea orientalis (L.) Link. kaybolmakta, Abies nordmanniana (Stev.) Spach. subsp. nordmanniana ve Pinus sylvestris L. karışımı ormanlar hakim olmaktadır.

Camili bölgesinin birçok yerinde, biyotik faktörlerin etkisi ile özellikle orman köylerinin çevresinde, yer edinme ve mesken yapımı amacıyla orman vejetasyonu, tahrip sonucu bozuk orman alanı haline dönüşmüştür. Bozuk orman vejetasyonu içinde orman vejetasyonuna ait çoğu bitki türü bulunmaktadır.

1900-2600 m yükseltiler arasında, Picea orientalis (L.) Link., Abies nordmanniana (Stev.) Spach. subsp. nordmanniana ve Pinus sylvestris L. ormanlarının biyotik faktörlerin (insan, hayvan, bitki ve mikroorganizma) etkisiyle tahribi sonucunda orman üst sınırı ve antropojen ağaç sınırından itibaren oluşmuş, 100-150 m genişliğinde tek tek veya topluluklar halinde çalıların yoğun olarak bulunduğu çalılık ve genellikle yaylacılık faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı, organik madde bakımından zengin, asit reaksiyonlu yüksek dağ çayır topraklarının hakim olduğu çayır görünümündeki subalpin ve alpin vejetasyon yer almaktadır. Bu vejetasyonda Betula recurvata (Ig. Vassil) V. Vassil, B. litwinowii Doluch., Rhododendron caucasicum Pallas, Juniperus communis subsp. saxatilis Pall., Vaccinium myrtillus L., Daphne glomerata Lam., Acer trautvetteri Medw., Sorbus aucuparia, Ribes biebersteinii Berl. ex DC., Rubus idaeus L., Sorbus umbellata (Desf.) Fritsch. var. cretica (Lindl.) Schneider, Lonicera caucasica Pallas subsp. caucasica, Salix caprea L. ve Viburnum lantana L. gibi odunsu taksonlar ile Caltha polypetala Hoschst. ex Lorent, Astragalus frickii Bunge, Silene alba subsp. divaricata (Reichb.) Walters, Delphinium flexuosum Bieb., Cardamine raphanifolia Pourr. subsp. acris (Gris.) O. E. Schultz, Rumex tuberosus L. subsp. horizontalis (C. Koch) Rech, Primula auriculata Lam., P. elatior (L.) Hill. subsp. pseudoelatior (Kusn.) W.W. Sm. & Forrest, Alchemilla sintenisii Rothm., Potentilla cappadocica Boiss., Gentiana septenfida Pallas, Scutellaria orientalis L. subsp. orientalis, Stachys macrantha (C.Koch) Stearn, Pedicularis atropurpurea Nordm., Rhynhocorys stricta (C.Koch) Albov, Veronica peduncularis Bieb., Inula helenium L. subsp. orgyalis (Boiss.) Grierson, ve Scilla siberica Haw. subsp. armena (Grossh.) Mordak gibi otsu taksonlar bulunmaktadır.

Dere kenarları ve taşkın sahalarında, Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. barbata (C.A. Meyer) Yalt., ve Salix alba L.’nin baskın durumda olduğu nemli dere vejetasyonu bulunmaktadır.

Taban su seviyesinin yüzeye yakın veya yüzeyde olduğu, su derinliğinin 50-100 cm’yi bulduğu, Mentha longifolia subsp. longifolia, Lythrum salicaria L., Polygonum amphibium L. Myriophyllum spicatum L., Alisma plantago-aquatica L., Veronica anagalis-aquatica L. ve Equisetum ramosissimum Desf. taksonlarının yoğun olduğu alanlarda sucul (göl) ve bataklık vejetasyonu yer almaktadır.

Colchic kesimde orman vejetasyonuna ait sosyolojik birimlerin bütünü QUERCO-FAGEA üst sınıfı ile QUERCETEA PUBESCENTIS ve QUERCO-FAGETEA sınıflarına dahil edilirler. Bu üst sınıf başlıca Akdeniz bölgesinin üst Akdeniz ve Avrupa-Sibirya bölgesinin az dağlık ve dağ katındaki yaprağını döken ormanlarının, ayrıca özellikle Avrupa-Sibirya bölgesi ile Akdeniz bölgesinin dağ katındaki bazı iğne yapraklı ormanlarının karakteristik bitki sosyolojisi birimlerini içine alır.

Kuzey Anadolu orman vejetasyonuna ait birlikler QUERCETEA PUBESCENTIS sınıfının QUERCO-CARPINETALIA ORIENTALIS takımının Carpino-Acerion alyansına, QUERCO-FAGETEA sınıfının RHODODENDRO-FAGETALIA ORIENTALIS takımının Crataego-Fagion, Castaneo-Carpinion ve Alnion barbatae alyanslarına, PINO-PICEETALIA ORIENTALIS takımının Veronica-Fagion ve Geranio-Pinion alyanslarına ilişkindir.

Subalpin ve alpin vejetasyonuna ilişkin birlikler ise ALCHEMILLO RETINERVIS-SIBBALDIETEA PARVIFLORAE sınıfının ALCHEMILLO RETINERVIS-SIBBALDIETALIA PARVIFLORAE takımının Agrostio lazicae-Sibbaldion parviflorae, Lilio pontici-Anemonion narcissiflorae, Centaureo appendicigerae- Senecion taraxacifolii ve Vaccinio myrtilli-Rhododendretum caucasici alyanslarına ve SWERTIO IBERICAE-NARDETALIA STRICTAE takımının Swertio ibericae-Nardion strictae alyansına ilişkindirler (Akman vd., 1980; Vural, 1996; Eminağaoğlu, 2002).

  1. FAUNA ELEMANLARI
  1. SUCUL FAUNA ELEMANLARI
  2. BALIKLAR

Ağustos 2003 – Ekim 2003 tarihleri arasında gerçekleştirilen arazi çalışmalarında balık faunasında (ihtiyofauna) Salmo trutta macrostigma ve Barbus plebejus escherichi dışında başka balık türlerine rastlanılmamıştır. Havzadaki sularda tespit edilen türlerin morfolojik ayrım özellikleri aşağıda verilmiştir.

Salmo trutta macrostigma (Dağ alası)

Salmo trutta macrostigma (Dağ alası)’nın vücudu yanlardan yassılaşmış ve mekik şeklindedir. Baş üzeri ve yanal çizginin üst kısmı siyah lekeli, alt kısmı lekesizdir. Preoperkul ve postoperkul üzerindeki siyah leke çok belirgindir. Yan çizgi üzerinde 10-12 adet koyu noktalı, sırta yakın kısımlarda da beyaz harelerle çevrilmiş kırmızı renkli benekler bulunur. Postorbital lekenin belirginliği, siyah lekelerin yan çizginin altına inmeyişi ve yağ yüzgecinin üzerinde kırmızı şeridin mevcut olmaması ile diğer alttürlerden ayrılır.

 

Hedef Tür

Çalışmanın başından itibaren belirtildiği gibi Salmo trutta macrostigma bu alanda görülen iki türün baskın olanıdır. Bu tür yukarıda da belirtildiği gibi alan için indikatör türdür. Bu özelliğinin yanı sıra  çalışma verilerine göre hedef tür olarak da belirlenmiştir. Hem arazi şartları hem de projenin olanakları çerçevesinde türün populasyonu istenilen boyutta tespit edilememişse de, eldeki sonuçlar  Salmo trutta macrostigma populasyonunun  düşük olduğu ve yoğunluğun artırılmasına yönelik detaylı bir çalışma yapılmasının gerekli olduğunu ortaya koymuşdur. Olta balıkçılığı çerçevesinde yöre insanının hayvansal kökenli protein ihtiyacının karşılanabilmesi için Salmo trutta macrostigma populasyonun yükseltilmesi gereklidir. Bu nedenle hedef tür olarak seçilmiştir.

 

Tablo 1. Efeler ve Uğur Deresinin Bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri (Ekim 2003)

 

  1. KARASAL FAUNA BİLEŞENLERİ
  2. MEMELİLER

inlik bakımından önemli ve bugün yok olma noktasına gelmiş ayı (Ursus arctos), çengel boynuzlu dağ keçisi (Rupicapra rupicapra) ve karaca (Capreolus capreolus)’nın gizlenebileceği çok az bölgeden biri olan Kuzeydoğu Anadolu’da Camili (Maçahel bölgesi)’dir. Bu bölgenin bir tarafı Gürcistan ile sınır oluşturmaktadır. Bu yüzden buranın askeri bakımından stratejik bir bölge olması ve kısmen milli park statüsünde bulunması bölgenin faunası için bir avantaj oluşturmakta ve yaban hayatının rahat yaşayabileceği bir bölgeyi temsil etmektedir. Ancak elde edilen sınırlı verilere rağmen yukarıda belirtilen memeli türlerinin antropojenik faaliyetler sonucu tehdit altında olduğu anlaşılmaktadır.

Besin ve korunma ile ilgili bazı habitat gereksinimleri hayvanların mevsime bağlı olarak az çok yer değiştirmelerini mümkün kılmaktadır. Özellikle ayı, besin faaliyetine bağlı olarak yerleşim yerleri civarında faaliyet göstermektedir. Bu durum bölgedeki en tartışmalı konudur ve yaban hayatını ciddi biçimde tehdit altına sokmaktadır. Ayı gibi bazı memeliler yerleşim alanlarında faaliyet gösterirken, yaylacılık ve ormancılık nedeni ile de insanların hayvanların doğal yaşam alanlarına  müdahalesi olmaktadır. Bu iki taraflı etkileşim memeliler başta olmak üzere hayvan faunası aleyhine gelişmektedir.

Havzanın tamamı  belirtilen nedenlerle ayı için önemli alandır. Ancak bölgede bulunan hedef türlerin habitatları ve üreme alanları dikkate alınarak yerleşim yeri dışında 1500-3000 m yükseklikteki ormanlık, kayalık ve step alanlar bölge yaban hayatının devamlılığı için önemli alanlar olarak değerlendirilmiştir.

Hedef Türler

Türkiye’nin biyolojik zenginliğini oluşturan birçok memeli türü habitat kaybı ve kanunsuz avcılık sebebiyle bugün yok olma noktasına gelmiştir. Bu türlerden ayı (Ursus arctos), çengel boynuzlu dağ keçisi (Rupicapra rupicapra) ve karaca (Capreolus capreolus), gizlenebilecekleri çok az bölgeden biri olan Kuzeydoğu Anadolu’da Camili (Maçahel) bölgesinde, öncelikli hedef türler durumundadır. Ayrıca besin zincirinde üst sıralarda bulunan ve bu özellikleri ile yaban hayatındaki ekolojik dengenin sağlanmasında çok etkin rol üstlenen önemli karnivor türlerinden kurt (Canis lupus), tilki (Vulpes vulpes), çakal (Canis aureus), porsuk (Meles meles), sansar (Martes foina) ve gelincik (Mustela nivalis) de hedef türler olarak değerlendirilmektedir ve ekolojik dengenin devamlılığı için böcekçil (köstebek gibi), yarasa ve kemirici (dağ, kaya ve orman fareleri gibi) memeli türlerinin de varlıklarını sürdürülmesine fırsat verecek koruma önlemlerinin alınması gerekmektedir.

 

Tablo.2. Camili Proje Sahasında Tespit edilen Memeli Türleri

Bilimsel ismi                                                Türkçe ismi

Canis aureus Linnaeus                            Çakal

Ursus arctos Linnaeus                             Ayı

Martes foina(Erxleben)                             Kaya sansarı

Capreolus caprelous                                Karaca

Sus scrofa                                                   Domuz

Glis glis                                                         Yedi uyurlar

 

  1. SÜRÜNGENLER  ve İKİYAŞAYIŞLILAR (AMPHIBIA)
  2. Faunanın Tespiti ve Değerlendirilmesi

Çalışma alanı, bulunduğu ekstrem ekolojik özellikleri nedeniyle çalışmada tespit edilen kurbağa türleri için tümüyle yaşam alanı oluşturmaktadır. Sahada tespit edilen kurbağa türlerinden Mertensiella caucasica (Kafkas Semenderi) ve Hyla arborea Bern sözleşmesi ile tehlikede olan türler arasında yer almaktadır. Kurbağaların çoğu gececi türler olduğu için gündüzleri gizlenmeyi tercih etmektedirler. Doğal olarak kendilerini gizleyerek koruma altına almışlardır. Fakat özellikle ilkbahar çiftleşme dönemlerinde, türler birikinti sularda yumurta bırakmaktadırlar. Bu dönemde her birikinti su, bu canlılar için üreme alanı olabilmekte dolayısı ile tehlikeye açık bir hale gelmektedirler. Yapılan arazi çalışmalarında kurbağa türlerinin sahada homojen olarak dağılmış olduğu belirlenmiştir. Özellikle üreme döneminde korumasız kalan kurbağaları korumak için, belirli bir alanı koruma altına almaktansa o yöredeki insanları bilinçlendirme yolunu gitmek doğru olacaktır. Bilindiği gibi subalpin bölgede (2000m. nin üstü) yaşayan dağ kurbağaları (Rana macrocnemis)  yaylalara getirilen büyük baş hayvanların bıraktıkları dışkılara gelen sinek ve böceklerle beslenmektedir dolayısı ile hayvancılığın yaylalarda yasaklanması bu hayvanların türlerini de tehlike altına sokabilecektir; bunun yerine hayvancılığın kontrol altına alınması daha uygun olacaktır. Yine yöre halkı tarafından moriela olarak bilinen ve çok zehirli olduğuna inanılan Mertensiella caucasica (Kafkas Semenderi) aslında zehirsiz oldukça zararsız bir türdür; bu yanlış bilgi morielanın korunmasına da yardım edebilmektedir. Yine kertenkele ve yılan türleri içinde bu anlatılanlar geçerlidir: Reptilia sınıfı içerisinde Vipera kaznakovi (Kafkas Engereği) türü renginin güzelliği nedeniyle yabancılar tarafından ülkemizden toplatılıp yurt dışında pazarlanmaktadırlar. Bu türün diğer kafkas ülkelerinde yakalanması yasaklanmıştır. Bizim ülkemizde de böyle bir uygulamanın yapılması uygun olacaktır. Vipera kaznakovi zehirli bir yılan türüdür fakat beslenme rejiminde insanların olmaması nedeniyle saldırgan bir tür değildir. Bu türün bulunma sahasına tüm arazi alanı girmektedir ve bu türde Bern sözleşmesi ile koruma altına alınmıştır. Halkı yılanlar hakkında bilinçlendirme seminerleri hem Vipera kaznokovi türü için hemde sahada bulunan diğer zehirsiz “Elaphe longissima, Coronellele austriaca, Natrix natrix” yılan türleri içinde çok önemli olacaktır. Özellikle Amphibia ve Reptilia sınıfları için de  önceki raporda belirtildiği gibi indikatör ve ekonomik bir tür bulunmamaktadır.

 

Tablo.3. Camili Proje Sahasında Tespit edilen İkiyaşayışlı ve Sürüngen Türleri

Bilimsel ismi                                                 Türkçe ism

Mertensiella caucasica                              Kafkas semenderi

Bufo bufo                                                       Siğilli kurbağa

Hyla arborea                                                Ağaç kurbağası

Rana macrocnemis                                     Uludağ kurbağası

Lacerta rudis                                                Trabzon kertenkelesi

Coronella austriaca                                    Avusturya yılanı

Elaphe longissima                                      Eskülap yılanı

Anguis fragilis                                              Yılan kertenkele

Vipera kaznokavi                                         Kafkas yılanı

Natrix natrix                                                  Yarı sucul yılan

 

  1. Kuş Faunasını Tespiti ve Populasyon Büyüklüklerinin Karşılaştırılması

Eylül 2003 ve Ekim 2003’de yapılan arazi çalışmalarına ait kuş türlerinin populasyon yoğunluk verileri Tablo 5’de gösterilmiştir. Toplam 25 kuş türü alanda kaydedilmiştir.

Bu türlerin  beşi ötücü olmayan (non-passeres) türler olup yirmisi ötücü (passeres) türler olarak tespit edilmiştir.

Eylül 2003 arazi çalışmasında alanın göçmen kuş türlerince kullanıldığı tespit edilmiştir. Camili, özellikle yırtıcı kuş türlerinin göçünde önemli bir bölge olarak değerlendirilebilir. Çalışma alanın kuzey sınırında yapılan gözlemler sonucunda gün ortasında toplam ondokuz atmaca (Accipiter nisus), bir kaya kartalı (Aquila chrysaetos), dört şahin (Buteo buteo), onbeş kızıl şahin (Buteo rufinus) çalışma alanı üzerinden geçmiştir.

Eylül ve Ekim aylarında önceki aylara göre gözlenen tür ve birey sayılarında bir düşüş gözlenmiştir. Bu durum, alanı sadece üreme amaçlı kullanan türlere bağlanabilir; muhtemelen bu türlerin üreme sezonu sonunda alandan ayrılarak uygun kışlama alanlarına gittikleri düşünülmektedir. Dolayısıyla kışlayan türlere ait bireylerin, alanda henüz gözlemlenememesi ve üreyenlerin alandan ayrılmış olması, tür sayısında önceki aylara göre bir düşüşe neden olmuştur.

İlkbahar ve Sonbahar aylarında gözlemlenen tür ve birey sayılarına göre, çalışılan bölgeler arasında tür zenginliği, Margalef İndeksi metodu ile belirlenmiştir. Bu indeks tür zenginliğini gösteren bir indeks olup kuş kommunitelerini içeren bazı çalışmalarda kullanılmıştır (Newton and Newton 1997). Bu indekse göre tür zenginliği (S-1)/logN formülüyle bulunmaktadır. S, toplam tür sayısını ve N, bu türlere ait toplam birey sayısını vermektedir (Şişli 1996).

Bu metotla, alanlar arası tür zenginliği karşılaştırılarak, hangi alanın daha zengin kuş faunasına sahip olduğu gösterilmiş aynı zamanda önemli alanların tespitinde bu indeks belirleyici olmuştur.

 

  1. İndikatör Türler

İndikatör türler açısından bir önceki rapora ek olarak göç sezonunda alanı göç amaçlı kullanan yırtıcı kuş türleri verilebilir. Göç sırasında Camili bölgesi bu türler için uygun beslenme ve barınma alanlarını sunmaktadır. Ayrıca tüm yırtıcı kuş türleri ulusal ve uluslararası sözleşmelere göre önemli koruma statüleri içindedir. Sırasıyla bu türleri inceleyecek olursak: Bu türlere ilişkin göç bilgileri alanın barındırdığı küçük memelilerce ve diğer bazı küçük omurgalılarca zengin durumda olduğunu gösterebilir. Dolayısıyla indikatör olarak göç sırasındaki yırtıcı kuş faaliyeti değerlendirilebilir.

Atmaca (Accipiter nisus) – Eylül ayında göç sırasında 19 birey Camili Havzası üzerinden geçerken gözlemlenmiştir. Doğu Karadeniz bölgesinde üreyen bu tür ayrıca Batı Palearktik Bölge’nin kuzeyinde de üremektedir. Dolayısıyla kışlama alanlarına giderken kuzey-güney doğrultusunda bu bölgeden de geçmektedir. Genellikle sık ormanlıkları beslenme, barınma ve üreme amaçlı kullanmaktadır. Küçük ötücü kuşlar ana besinlerini oluşturmaktadır (Ehrlich et.al. 1994).

Kaya Kartalı (Aquila chrysaetos) – Eylül ayında göç sırasında 1 birey Camili Havzası üzerinden geçerken gözlemlenmiştir. Ülkemizde yerli ve kış ziyaretcisi olarak bildirilen bu tür alanda muhtemel olarak göç sırasında gözlemlenmiştir (Kiziroğlu 1989 ve Kirwan 1998). Genellikle üreme alanlarında kayalık yarları yuvalanma alnı olarak tercih etmesi bu bölgede göç için bulunduğunu gösteren bir göstergedir. Küçük memeliler (özellikle kemiriciler) ve bazı küçük ötücüler besinlerini oluşturmaktadır (Ehrlich et.al. 1994).

Şahin (Buteo buteo) – Eylül ayında göç sırasında 4 birey Camili Havzası üzerinde gözlemlenmiştir. Ülkemizde sık ormanlık alanlarda üreyen bir yırtıcı kuş türüdür. Ayrıca kuzey-güney göç doğrultusunda da bölgeyi geçiş alanı olarak kullanmaktadır. Genellikle habitatlarını sık ormanlık alanlar oluşturmaktadır. Bu bölgelerde küçük memelilerle (özellikle kemirgenlerle) beslenmektedirler (Ehrlich et.al. 1994).

Kızıl Şahin (Buteo rufinus) – Şahine göre daha çok açık alanları beslenme, barınma ve üreme amaçlı olarak kullanan bir yırtıcı kuş türüdür.  Bölgedeki varlığı genellikle göç sırasındaki hareketi nedeniyledir. Eylül ayında 15 birey göç ederken gözlemlenmiştir. Bazı küçük omurgalılar (iki yaşamlılar ve küçük kuşlar gibi…) ve küçük memelilerle (özellikle kemirgenlerle) beslenmektedirler.

 

  1. Önemli Alanlar

Önceki aylarda yapılan çalışmalar da dikkate alındığında üreme dönemi boyunca Baltacılar Mahallesi, Efeler ve Uğur-Maral Vadileri tür zenginliği açısından yükselen bir eğilim göstermişlerdir (Şekil 1). Bu bölgeler çalışma alanında birçok kuş türünün üreyebilmesi için uygun habitatları içermektedir. Çalışma alanında kuş türlerinin üreme ortamları açısından önemli alanlar olarak değerlendirilebilir. Çalışma kapsamında hava koşulları, coğrafi engeller ve projedeki bürokratik engeller nedeniyle incelenememiş bir çok alan bulunmaktadır. Bu alanların birkaçı sadece yaz döneminde bir kez ziyaret edilebilmiştir. Genel habitat yapısılari incelendiğinde ise önemli kuş türlerinin (kafkas horozu, kafkas ur kekliği ve kafkas çıvgıni gibi…) üremesi ve beslenmesi için çok uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum göz önüne alındığında önemli alanların sayısı belirlenenden çok daha fazla olacağı düşünülmektedir.

  1. Hedef Türler

Öncelikle göç dönemi içinde alanı çeşitli amaçlarla (beslenme, barinma gibi) kullanan tüm yırtıcı kuş türleri hedef türler olarak ele alınmalıdır. Eylül 2003 döneminde atmaca (Accipiter nisus), kaya kartalı (Aquila chrysaetos), arı şahini (Pernis apivorus), şahin (Buteo buteo) ve kızıl şahin (Buteo rufinus) çalışma alanını göç sırasında kullanmışlardır. Göç dönemi süresince alanın önemi oldukça yüksektir. Muhtemel olarak da, yırtıcı kuş türleri için bu dönemde beslenme amaçlı kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu türlerin takibi alanın bir yaşama ortamı olarak durumunu gösterecektir.

Çalışma alanı kafkaslara endemik olan kuş türlerini de içermeketir. Bu türler kafkas horozu (Tetrao mlokosiewiczi) ve kafkas çıvgını (Phylloscopus lorenzii) olarak belirtilebilir. Bu türlerden Kafkas Horozunun alanın yüksek kesimlerinde bulunduğu ve ürediği bilinmektedir. Ancak bu tür gözlemlenememiştir. Üreme bakımından uygun habitatları ise yüksek kesimlerde yoğun olarak gözlemlenmiştir. Benzer şekilde kafkas çıvgını da bu bölgede üremektedir ve çalışma periyodu içinde de yüksek kesimlerde gözlemlenmiştir.

Her iki kuş türü çalışma alanı için hedef türlerdir ve ayrıca bulundukları habitatın kalitesini gösterebilecek potansiyele de sahiptirler. Çünkü bu türler için habitat kaybı en önemli tehdit olarak belirtilmektedir (Stattersfield et al. 1998).

Göçmen kuş türleri için çalışma alanında habitat kaybına yol açan her türlü faaliyetin önlenmesi gerekir. Örneğin düzensiz ağaç kesiminin devam etmesi durumunda, besin zincirinde büyük yırtıcıların besinini oluşturan küçük omurgalıların, özellikle de küçük ötücü kuş türlerinin üreme alanlarının tahribi söz konusu olacaktır.  Bu durumda da göç sırasında çalışma alanını tercih eden hedef türler olarak tanımlanan göçmen yırtıcılar çalışma alanını tercih etmeyebilir. Gelecekte karşılaşılabilecek bu muhtemel sonucun önüne geçebilmek için habitat kaybına yol açan bu faaliyetin önlenmesi gereklidir.

Kafkas horozu ve Kafkas Çıvgını açısından da özellikle çalışma alanının yükseklerinde yayılım gösteren orman gülü (Rhododendron çalıları) vejetasyonunun insan faaliyeti ile tahrip edilmesi kesinlikle önlenmelidir. Aynı zamanda bu bölgeye insan müdahalesi de kesinlikle engellenmelidir. Çünkü bu kuş türü insanı uzaktan fark ederek faaliyetlerinin birçoğunu kısıtlayan bir türdür. Ayrıca avcılık faaliyetleri de bu hayvanların ürediği bölgelerde engellenmelidir. Bu süreç türlerin populasyonlarının yeterli düzeye ulaştığı tespit edilinceye kadar devam etmelidir.

 

  1. BÖCEKLER

Bu nedenle Camili için endemik çok sayıda tür listesi veren Sipahiler (2000)’in çalışmasındaki birçok türün bulunamayışına yol açmıştır. Ulaşımı engel teşkil etmeyen alanlarda kurulan tuzaklarda ise yaygın olarak bulunan birkaç türün tespiti mümkün olmuştur.

Çalışmalar sırasında özellikle Ağustos-Ekim dönemi arazilerinde, tehlike altında olan  ve ekonomik olarak zararlı bazı türler bulunmuştur. Bu böcek türlerinin sadece bazı lokalitelerde bulunması önem taşımaktadır. Tettigonidae familyasından  Isophya redtenbacheri küçük kafkasya endemiği olan bir türdür.

Alanda Leptintarsa decemlineata, Ips typographus Proje alanından tespit edilen önemli zararlı türlerdir. Leptintarsa decemlineata, patateste zarar yapan türlerden biridir (Demirsoy, 1990). Ips typographus ise bir çok orman ağaçında sekonder olarak zarar yapmaktadır (Selmi, 1998).

 

  1. 2. 4. 1. Önemli Alanlar

Havza girişinden sonra Mahmudi kaya ve Cemaleve giden güzergah üzerinde yaklaşık şelalenin sonuna kadar giden yol çevresi Küçük Kafkasya endemiği Isophya redtenbacheri  türünü bulundurmaktadır; bu tür sadece belirtilen alanda bulunmuştur. Sipahilerin (2000) yaptığı çalışmada sadece Macahel havzasında bulunan çok sayıda endemik  türün varlığı belirtilmiştir. Havza geneline yayılmış olan derelere parelel olarak endemik olan Trichoptera türleri de proje sahasını önemli alan olarak değerlendirilmesini gerekli kılıyor. Beyaz Apollo olarak bilinen Parnassius mnemosyne ise tehlike altında olan bir türdür ve proje sahasında  yalnızca Lodikave yaylası civarında bulunmuştur. Bunun dışında orman içi açıklıklarının bulunduğu gidilen-gidilemeyen her alan biyolojik zincir çerçevesinde kuş, sürüngen, ikiyaşamlı, küçük memelilerin  besinini oluşturan böceklere yaşam ortamı sağlaması bakımından önemli alarak değerlendirilmiştir. Yine bölgedeki küçük büyük tüm dere ve kollarının yaklaşık 1-5 metre civarındaki alanlar bir çok böcek için yaşam alanı olması bakımından önemli alan değerlendirilmesi içindedir.

  1. 2. 4. 2. İndikatör Türler

Isophya redtenbacheri  sadece Karçal dağları ve civarınında yani küçük Kafkasya olarak adlandırılan bölgede bulunan bir türdür. Bu tür üstünde predatörlerinin dışında herhangi bir etki bulunmamaktadır. Yalnızca, bu türün habitatının yok edilmesi türün Camili Havzasından yok olmasına yol açabilir. Bu nedenle indikatör olarak değerlendirilmektedir.

Doç.Dr.Osman Sert GEF_II Camili proje yöneticisi(Fauna Sorumlusu)

H:Ü.

III. SONUÇLAR

Planlanan arazi çalışmaları Kasım ayına kadar sürdürülmüş, yoğun kar yağışının yolları kapatması nedeni ile Ocak 2004 ‘e kadar yapılması gereken arazi çalışmaları iptal edilmiştir.

Alanın tamamına ulaşım coğrafik yapı nedeni ile engellenmiş, çalışmalar gidilebilen alanlarda sürdürülmüştür. Çalışmalar sırasında alanın yapısına uygun teçhizatın olmaması, özellikle can güvenliğine yönelik önlemlerin alınamayışı ve bunun sonucu olarak gece yapılması gereken bazı çalışmaların yapılamayışına yol açmıştır. Camili proje Müdürlüğü, fauna elemanı ve yöre insanının olağanüstü gayretine ve mümkün olan eldeki araçlara rağmen alan içerisinde uzun mesafeler kat edilemeyişi çalışmanın istenildiği gibi sürdürülememesine ve gerekli verinin toplanamayışına neden olmuştur. Özellikle bu sorun memeli grubunda çok yoğun yaşanmıştır. Memeli hayvanların hızlı hareket edebilmeleri ve uzun mesafe kaydetmeleri populasyon sayımlarında sıkıntı yaşanmasına yol açmıştır. Dağdaki yağmur, sis ve soğuk hava yine memeli grubunu yoğun biçimde etkilerken diğer grupları da kademe kademe etkilemiştir. Bu alanda mutlaka çok daha uzun süreli ve çalışmak ve kalmak gereklidir. Eldeki olanak çerçevesinde çalışmalar en üst seviyede sürdürülmüş ve mümkün olan en fazla veri toplanmıştır. Balıklarla ilgili daha önce populasyon çalışmalarının bu proje imkanları ile yapılamayacağı hakkında bilgi içeren bir dilekçe vermemize karşın, mevcut olanaklar zorlanarak balık populasyonunun belirlenmesinde bir ön çalışma yapılmıştır. Yöre insanın istek ve ihtiyaçları da dikkate alınarak  özellikle Salmo trutta macrostigma (Dağ alası) türünün stok tayini ve populasyonun arttırılmasına yönelik çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Kuşların göçlerine bağlı olarak Camili havzasını kullandıkları anlaşılmış ve faunistik listeye bu kuş türleri ilave edilmiştir. Önemli zararlı sayılan bazı böcek türleri alandan tespit edilirken, alanda çok sayıda endemik  ve korunması gereken türlerin varlığı ortaya konmuştur. Ayrıca önemli fauna alanları, indikatör ve hedef türler ortaya konmuştur.

  1. KAYNAKLAR

1- Barış, Y.S., 1989, Turkey’s bird habitats and ornithological importance. Sandgrouse, 11: 42-51.

2- Başoğlu, M. & İ. Baran (1977): Türkiye Sürüngenleri. Kısım I. Kaplumbağa ve Kertenkeleler. – Ege Üniv. Fen Fak. Kitaplar Serisi, İzmir, No 76, 1-272. ,

3- Başoğlu, M. & İ. Baran (1980): Türkiye Sürüngenleri. Kısım II. Yılanlar. – Ege Üniv. Fen Fak. Kitaplar Serisi, İzmir, No 81, 1-218.

4- Başoğlu, M., N. Özeti & İ. Yılmaz (1994): Türkiye Amfibileri. Ege Üniv. Fen Fak. Kitaplar Serisi No: 151, 1-221.

5- Bibby, C.J., Burgess, N.D., 1992, Bird Census Techniques, Academic Press, London, 256s.

6- Bibby, C.J., Jones, M., Marsden, S., 2000, Expedition Field Techniques Bird Surveys, Published by BirdLife International, Cambridge.

7- Bruun, B., Delin, H., Svensson, L., 1992, Birds of Britain and Europe, Hamlyn Publishing group Limited, London, 320p.

8- Demirsoy, A., 1990. Yaşamın Temel Kuralları, Omurgasızlar-Entomoloji, Cilt II/ Kısım II, Meteksan, Matbası, Ankara, 941 s.

9- Demirsoy, A., V. Tok, İ. Baran, M. Atatür, A. Budak, 1996. Türkiye Omurgalıları, Sürüngenler. Çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğü, Proje No: 90-K-1000-90, 205 s.

10- Formigo, N., Penczak, T., 1998. Fish Stocks of the Ancora River, north Portugal: sampling, community and populations. Pol. Arch. Hydrobiol. 45, 151-164.

11- Gibbons, D.W., Hill, D., Sutherland, W.J., 1996, Birds. Ecological Census Techniques. Sutherland, W.J. (ed.), Cambridge University Press, United Kingdom. pp. 227-255.

12- Heinzel, H., Fitter, R., Parslow, J., 1995, Birds of Britain and Europe with North Africa and Middle East, HarperCollins Publishers, London, 384p.

13- IUCN, 2000, The World Conservation Union IUCN, http://www.iucn.org/.

14- Jonsson, L., 1996, Birds of Europe, Christopher Helm, A & C Black, London, 559p.

15- Kie, J. G. 1988. Performance in Wild Ungulates-Measuring Population Density and Condition of  Individuals, USDA Forest Service Gen. Tech. Rep. PSW-106.1-17.

16- Kirwan, G.M., Martins, R.P., Eken, G., Davidson, P., 1998, A checklist of the birds of Turkey. Sandgrouse, Supplement 1: 1-29.

17- Kiziroğlu, İ., 1989, Türkiye Kuşları, Orman Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara, 314s.

18- Krebs, C.J. 1999. Ecological Methodology (2nd edition). Harper& Row Publishers, New York.

19- Mursaloğlu, B., 1973. New Records for Turkish Rodents (Mammalia). Communications, Seri C, 17:213-219.

20- Oğurlu, İ.1996.Geyiklerde Populasyon Tahmin ve Metodları ve Dışkı Sayım Tekniklerinin Gelişmesi, Doğa Türk Zooloji Dergisi, (Doğa), 20:307-317.

21- Semli, Erdal.,1998 Türkiye Kabuk Böcekleri ve Savaşı. İ.Ü. Yayınları No: 4042, Emek Matbaacılık, İstanbul, 196 s.

22- Sipahiler, F., 2000. Camili Bölgesi’nin Faunistik Özelliklerinin İncelenmesi: Trichoptera (Insecta). Kırsal Çevre Yıllığı, 81-86s.

23- Stattersfiels A.J., Crosby M.J., Long A.J., and Wege D.C. (1998). Endemic Bird Areas of the World: Priorities for Biodiversity Conservation. BirdLife International, Cambridge, UK, pp. 398-399.

24- Sutherland, W.J. 1996. Ecological Cencus Techniques. Cambridge University Pres, UK.

25- Tucker, G.M. and Heath, M.F., 1994, Birds in Europe: their conservation status, BirdLife International, 600p.

26- Tucker, G.M. and Evans, M.I., 1997, Habitatsfor Birds in Europe: A Conservation Strategy for the Wider Environment, BirdLife International, 464p.

27- Yarar, M. ve Magnin, G., 1997, Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları, Doğal Hayatı Koruma Derneği, İstanbul, Türkiye, 313s

Leave Comments