• Ekim 17, 2016

Günü ve Geleceği Kurtarmak

Gelin geçmişe doğru kısa bir yolculuk yapalım. Çocukluğumuzun geçtiği 1960’lı yıllara kadar. Artvin il merkez nufüsünün 3 bin olduğu zamanlara. Artvin’in köylerinde bir tek boş binanın olmadığı zamanlara. Her hanenin 15-20 baş büyük hayvan bunun yanında keçi, koyun, tavuk beslediği zamanlara. Tarlasında patates, mısır, buğday, lahana yetiştirip geçimi için gerekli olan çoğu ürünleri kendisinin ürettiği zamanlara.

Özellikle Artvin, Yusufeli, Ardanuç ve Şavşat’ın bazı bölgelerinde ekilebilir toprak kıtlığı ile baş etmek için köylülerin taş duvar örmek ve sırtlarına aldıkları sepetler ile taş duvardan oluşturdukları setlerin arkasına toprak taşıyıp tarım yaptıkları zamanlara.

Artvin’deki insanın yereldeki yaşamın zorluğuna razı olmak veya göç etmek ya da okuyup bir iş sahibi olmanın dışında çok az seçeneğinin olduğu zamanlara.

Yaşama dair olan her şeyin net ve açık olduğu insanın ayakta kalması için kıyasıya bir kavagaya razı olmasından başka çaresinin olmadığı zamanlara.

Yaşamın gerçekten zor olduğu günlere.

Artvin insanı o zor şartlarda ağırlıkla tercihini, “eğitime” veya “göçe katılma” olarak kulllandı.  Artvin’de kalanlar ise geride bırakılan toprakları ekip biçerek yalamlarını idame ettirdi. Aradan 50 yıla yakın bir süreç geçti.

Artvin’de artık hayvancılık can çekişiyor. Tarım alanları boşa bırakılmış durumda. Balikesir’den gelen yoğurdu, Çorumdan gelen yumurtayı Nevşehirden gelen patetesi tüketmeye başladık.

Artvin hiç bir zaman bir endüstri merkezi olma iddiasında olmadı, olamaz da.

Artık üretmeyen ama tüketen bir il haline geldi Artvin.

Geleneksel tarım ve hayvancılığın ölüm döşeğinde olduğu Artvin ilinde halk ne ile geçinecektir. Ve her ne faaliyet içinde olursa olsun geçinme derdine çare üretilirken elde edilecek gelirler nasıl bir refah seviyesine imkan tanıyacaktır?

Modern tarım ve hayvancılığın ölçek ekonomileri olduğu dikkate alınırsa, geleneksel tarım ve hayvancılığın zaman içinde daha da daralacağını söylemek geçerli bir varsayımdır. Diğer bir ifade ile 50 yıldrı devam eden rekabetçi dönüşüm hızını kesmeden devam edecek olup geleneksel gelir kalemleri ki buna fındık ve çay gelirlerini de eklemek lazım hızla daralma ve yok olmaya doğru evrilmektedir.

Sanayi kapasitesinin sıfıra yakın olduğu ticaret kapasitelerinin geliştirilmediği (özellikle dış ticaret fırsatlarının yöre halkı için geliştirilmediği), tarım ve hayvancılığının ölüm döşeğinde olduğu Artvin ili kendi varlığını sürdürme noktasında bir çıkış yolu bulmalıdır.

Bu aşamada soruyu biraz dönüştürerek şöyle soralım. Artvin ilinin rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomik yeterliliğe erişimini sağlama yolunda kim ya da kimler birinci derecede sorumludurlar.

Bu yöndeki süreci Artvin’nin herhangi bir köyünde yerleşik Ahmet amca veya Fatma ninemizin tesis etmesini beklemek ham hayaldır. Bu yöndeki bir sürecin tesisi; bilgi, beceri, bütçe, ve organizasyonel kapasite ve en önemlisi vizyoner bir lkiderlik gerektirir.

Peki bu duruma en yakın kim veya kimler vardır diye soralım sorumuzu.

Sizin aklınıza gelen birisi var mı? Ya da bir kurum? Veya bir kaç kurum? Artvin’in yarını kurtarmak adına kafa yoran, etüd yapan, ortak bir gelecek öngörüsü tesis etmek yolunda panel düzenleyen, soran, sorgulayan, çağrı yapan, Artvin’i düşünen, Artvin’liyi düşünen… Bir konuda değil toplum yaşamını ilgilendiren bütün ana kalemleri birlikte ele almaya çalışan! Eğitimi, sağlığı, ulaşımı, istihdamı, rekabetçi ve sürdürülebilir tarım ve hayvancılık çözümlerini ortaya koyan… Hizmet sektörün ve özellikle turizmde nasıl bir gelecek öngörüsü sahibi..

Tek başına bazı konularda düşünce üretenlerin  dışında örgütlü bir yapı var mı? Paylaşılan bir akıl var mı? Ortak bir gelecek öngörüsü tesis edilebilmiş mi? Ve herşeyden önemlisi Artvin insanı bu gelecek öngörüsü fotoğrafının merkezinde mi?

Bunlar sorunlarımız ve ne yazık ki cevabını bende bilmiyorum. Sadece bildiğim şey bu yönde muhtelif bireysel çabalar olmasına karşın henüz ses getirecek seviyede ve arzu edilen bir netlikte bir gelecek öngörüsü ve toplumsal mobilizasyonun olmadığı gerçeğidir.

Peki Artvin bu hali ile nereye doğru gidiyor?

Çok Amaçlı Muratlı Sınır Kapısı

Muratlı sınır kapısı ile ilgili muhtemel öngörümüzü geçen yazımızda paylaşmıştık. 6 Mayıs 2014 günü Tiflis’te Sayın Vekilimiz İsrafil Kışla’ya konuyu arz ederek, Muratlı sınır kapısının çok amaçlı olarak tesis edilmesi yönünde görüşlerimi paylaşarak konuya sahip çıkmasını rica etmiştim. Sayın Kışla cevaben, “daha kapının açılmasını sağlayamadık, sen böyle hayal şeyler söylüyorsun, sonrada gerçekleşmeyince hayal kırıklığına uğruyorsun” diye beyanda buyurdular.

Vekilimizin tepkisine oldukça şaşırmış olmama rağmen peşinen Muratlı sınır kapısının açılması yönünde ne gibi sorunlar var ki, diye sordum. Cevaben, Gürcü tarafında bir HES projesi varmış, mevcut yol  su altında kalıyormuş, Gürcüler yol inşaatı için para ayırmak istemiyorlar” diye cevapladı.

Öncelikle şunu ifade ediyim. Vekilin anlam veremediğim tepkisini “yorgunluğuna” bağlamıştım. Halen de böyle düşünüyorum. Artvin’in gelişimi açısından son derece yüksek katkısı olacak çok amaçlı Muratlı kapısının yaşama geçmesi her Artvin’li için bir kazanımdır.

Gelelim işin bir bir diğer boyutuna. Yapılan araştırmalara göre dünyadaki bütün projelerin yüzde 70’i başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Projelerin doğmadan ölmeleri projelerin vasat ve vasat altı tasarlanması, projelerin rekabetçi olmaması veya geo-politik nedenlere kadar bir sürü neden dayanmakta.

Bizde proje tasarlarken işin başlangış kademelerinde çuvallamak adettendir. Kapı ile ilgili Gürcistan heyetine gecikme ile ilgili nedenleri sorduğumda aldığımız cevap; “Gürcü ve Türk hükümetleri nezdinde yapılan görüşmelerde Muratlı ve Macahel’de tam teşekküllü kapıların yapılması için mutabakata varmıştık, Türk tarafı şimdi Muratlı’da TIR kapısı yapalım, diyor. Yol için de ciddi bir yatırım gerekli, biz ne yapılmak istendiğini pek anlamadık” şeklinde olmuştur. Yaklaşık beş yıldır devam eden görüşmelerde Gürcü ve Türk hükemet heyetleri arasında paylaşılan bir öngürü tesisi gerçekleşmemiştır. Biz bu süreçten birinci derece etkilenecek “paydaşların; proje konsepti ve uygulama öngörüleri analizine” dahil edilmelerini de adetten sayıyoruz. Öyle ya, bizde demokrasi 5 yılda bir sandık kurularak yaşam bulur.

Hopa’dan Sarpa kadar uzanan TIR kuyrukları ortada durur iken biz halen Muratlı sınır kapısının tesis edilmesi yönünde her iki tarafın yüksek menfaatlerini ve özellikle sınıra bitişik yaşayan vatandaşların iş ve aş temin edebilecekleri bir çözüm üretme aklından uzak durdukça hangi işi nasıl yaşama geçirebileceğiz?

Muratlı SERBEST TİCARET VE ORGANİZE SANAYİ bölgesi (ölçeği büyük olmayabilir) Çoruh vadisi yaşayanları olarak her iki ülke insanlarının istihdam ve gelir elde etmeleri yönünde ciddi katkı sağlayabilir.

Tarihte iz bırakanlar, “kendilerini vazgeçilebilinir kılanlardır”.  Siyaset kurumu, toplumun geleceğini kurabileceği platformlar kurma yönünde öncülük yapabilmelidir.

Artvin’in geleceğini kurtarmak, günü kurtarmaktan çok daha önemlidir.

(08 Haber, Orhan Yavuz)

Leave Comments