• Ekim 17, 2016

Hayvancılık Yatırımları (Bir Çerçeve Önerisi)

Rüştü BOZKURT, İstanbul, Eylül 2014

 

 

İçindekiler

Giriş

I Hayvancılık yatırımları bileşenleri

  1. 01. Ülke koşullarına uygun ırk seçimi
  2. Uygun barınakların yapılması
  3. Irk ıslahında süreklilik
  4. Ar-Ge ve performans geleştirme
  5. Damızlık üretiminde kararlılık
  6. Sağlık örgütlenmesi
  7. Kayıt sistemi ve izleme
  8. Yem maliyetleri
  9. Mera analizi
  10. Süt fiyatı istikrarı
  11. Süt toplama yapılanması
  12. Üretici örgütlenmesi
  13. Rakip stratejileri ve alternatif tepkiler

II Hayvancılık yatırımları bağlamları

  1. Serbest ve adil piyasada rekabet
  2. Açık,gizli,dolaylı ve dolaysız korumalar
  3. İdari kararların maliyeti
  4. Uzun dönemli strateji kurgulama
  5. Teşvik sisteminin içeriği
  6. Üniversite-üretici işbirliği
  7. Kamu gözetim ve denetimi
  8.   Toprak mülkiyeti ve etkileri
  9. Süt işleme tesislerinin etkileri

III. Hayvancılık yatırımlarında sürdürebilirlik

  1. Üretici algısı ve anlayışı
  2. Değerler ve kaynaklar sistemi
  3. Dinamik envanter ve net bilgi
  4. Uzun dönemli strateji ve plan
  5. Proje-odaklı teşvik sistemi
  6. Gözetim ve denetim mekanizması
  7. Geri-bildirim ve dinamik ilerleme
  8. Markalaşma ve tüketici güveni

Sonuç

 

Giriş

Hayvancılık yatırımları,süt ve et üretimi ülkemizin  gündeminden hiç düşmüyor.Son zamanlarda  “et ithalatı” tekrar  gündeme geldi, gazete manşetlerine taşındı; köşe yazılarında  konuya ilişkin  analizler yapıldı, endişeler  dile getirildi; beklentiler sıralandı.

Tarım ve hayvancılık yatırımlarını da imalat ve hizmet işletmeleri gibi değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.Uluslararası rekabet odağından bakarak, kaynaklarımızı doğru yönlendirmenin  gerek ve yeter şartları üzerinde düşüncelerimi  paylaşmak istiyorum.

Önce, hayvancılık yatırımlarının bileşenlerine  ilişkin çok genel açıklamalar  yapacağım.Hayvancılık, süt ve et üretimi  yatırımlarının “temel bileşenlerinin” başlıcalarına ilişkin kısa açıklamalar ilk adımı oluşturacak. Bilim  insanları bize, sistemlerin gücünün bileşenlerinin gücüyle sınırlı olduğunu söylüyür.Üzerinde çalışıtğımız konuların yapısal ve ekonomik özelliklerini tanımlayablemiz, betimlememiz ve sonuçlarını belirlememiz bileşenleri hakkındaki  ayrıntı bilgimizin niteliğine bağlı. Bileşenlerin tanımlanması  sadece  gerek şart, bir hayvancılık projesinin  tam ve doğru  değerlendirilebilmesi için bileşenleri  kadar  bağlamlarını da kavramak gerekir. Bileşenler ve bağlamlar arasında dengelerin tutarlılığını irdeliemeden, sistemin yapısını ve yapı içine hayat doldurmayı kapsamlı biçimde analiz etmeden de tutarlı bir proje ortaya konamaz.Yapılabilirlik çalışmalarının  temelini,ele alınan projenin  bileşen ve bağlamarını tanımlamak, bileşen ve bağlamlar arasındaki karşılıklı bağımlılık ilişkilerininin farkında  olmak; amaç, politika,strateji ve hedefleri sağlıklı biçimde saptayabilmek oluşturur.Son aşamada, hayvancılık, süt ve et üretiminde tutarlı,kararlı ve düzenli işleyen, kendini yeniden üreten  “sistemin” tasavvuru ve tasarlanmasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini ele almak istiyoruz.

Denememizin sonunda paylaştığımız gözlemlerin değerlendirilmesine ilişkin çağrımıza yer alacak.

 

I – Hayvancılık yatımları bileşenleri

Hayvancılık,süt ve et üretiminde uluslararası rekabet gücü olan, kendini yeniden üreten, hepsinden önemlisi de  ekonomiye  “değer katan” bir yapıyı kurabilmek için göz önüne alınması gereken başlıca bileşenleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Ülke koşullarına uygun ırk seçimi,
  • Çağın koşullarına uygun barınak yapımı,
  • Irk ıslahında süreklilik sağlanması,
  • Ar-Ge çalışmaları ile hayvan performanslarını artırma olanaklarının genişletilmesi,
  • Sürdürülebilir damızlık üretim mekanizmasının kurulması,
  • Hayvan sağlığının gözetim ve denetim örgütlenmesi,
  • Hayvan işletmelerinde kayıt sisteminin oluşturulması,
  • Yem üretiminin güven altına alınması,
  • Mera analizi ve yararlanma koşullarının belirlenmesi,
  • Eğitimli işgücü arzı yaratacak sistemin kurulması,
  • Süt fiyatlarında istikrar yaratan sistemin yapılandırılması,
  • Süt toplama sisteminin yapılandırılması,
  • Üretici örgütlenmesinin güçlendirilmesi,
  • İşletme yapılarının rekabet edebilir ölçek ve teknolojilerle donatılması,
  • Rakip stratejilerin izlenmesi ve alternatif tepki stratejileri geliştirilmesi vb

1.Ülke koşullarına uygun ırk seçimi: Küçükbaş hayvan ıslahında  özenli çalışmalarını yakından bildiğimliz Prof. Nedim Koşum‘un, “Düz ovadan yamaçlara doğu çıktıkça  kültür ırkı melezleri yetiştirmelidir.Üretici bir taraftan yerli hayvana göre daha yşüksek verimli,diğer yandan kültür hayvanlarına göre daha dayanıklı hayvanlara sahip  olmalıdır”  saptaması,ırk seçiminde ülkenin genel koşullarını dikkate almanın yanında,yerel ölçekte  arazi yüksekliklerini, rüzgar yönleri gibi değişkenleri dikkate almanın da gerekli olduğunu net biçimde açıklıyor.

Ernst Mayr’ın  Biyoloji Budur  adlı kapsamlı kitabından ulaşılan bilgiler ve  Doç.Dr. Arpat Özgül’ün Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi’ndeki değerlendirmeleri,bilim ve teknojinin hayvan performansında çok hızlı gelişme yarattığını gösteriyor.Hiper bağımlılık çağında  hayvancılık  alanında yatırım yapanların “ırk ıslahında son gelişmeleri” dikkate almadan,bu konularda bilgi sahibi olmadan yatırıma  kalkışmaları başarısızlıkları da berababerinde getirebilir.

Örgütlü tarım işletmelerinde gözlüyoruz ki,büyükbaş hayvanlarda günde ortalama 40 kilograma yakın süt alınabilmektedir.Tek tek hayvanlarda 80 kilogramlara ulaşılan örnekler de var.Yüksek verimli ırkların piyasa koşullarında üretilmesi  için  geçmiştekinden  çok daha kısa zaman gerekiyor.Bilimsel bulguların piyasaya taşınması zamamanındaki kısalmayı,önemli bir rekabet etkeni olarak  yapılabilirlik analizlerinde değerlendirmek gerekiyor.

Ülkemizde süt ve et üretimini uzun dönemde güven altına almak istiyorsak, uygun ırk seçimi, melezleme ve saflaştırma çalışmalarını dikkatle  incelemeli, irdelemeli ve net bilgi, kaliteli fikir sahibi olmalıyız.

Ülkemizde hayvancılık,süt ve et üretiminin sorunlarını tartışırken, ülke koşullarına uygun ırk seçimi,ırk ıslahı konularını ihmal edersek, düşük verimli hayvan  yetiştiriciliğinde ısrar edersek, dışardan et ithalı  gündemden hiç bir zaman inmez.

2.Uygun barınakların yapılması : Besicilikde  hayvan barınakları ile verim arasındaki ilişkiyi açıklayan çok sayıda bilimsel çalışma var.Ülkemizde, özellikle örgütlü olmayan ve geçimlik hayvan yetiştiriciliği yapanların  barınaklarda gelenek taassubunu kıramadığı gözleniyor. Hatta ahırlarda 20-30 hayvan yetiştirenlerin çoğunluğu da  uygun barınaklara sahip olmadıkları biliniyor.

Uluslararası piyasalarda rekabet edebilir verimliliğe ulaşacaksak, et üretimini ve  et ithalatını tartışırken uygun ırklar kadar,barınakların koşullarını da irdelemeliyiz.Hayvancılık yatırımı yapılırken, hayvan barınaklarını ayrıntı gibi görüp, yapılabilirlik çalışmalarında gerektiği özenle  değerlendirmezsek,istenen sonuca ulaşamayız.

 3.Irk ıslahında süreklilik: Irk ıslahı yapan,bu konuda mesafe alan ülkeler, ıslah çalışmalarını uzun yıllardır  kararlıkla sürdürmekte, dünyanın herhangi bir yerinde yapılan marjınal geliştirmeleri yakından izleyerek, kısa zamanda uyum göstermektedirler.Ayrıca kendi ıslah çalışmalarını da aralıksız sürdürerek,hem dünya genelindeki  et ve  süt verimi verim düzeyini yakalamakta, hem de  rakiplerden bir adım öne geçebilme potansiyeli yaratmaya çalışmaktadırlar.

Irk ıslahında ülke koşullarına göre sürekli gelişme yaratmadan et ve süt üretimini daha çok tartışır; destekleri, ithalatı  gibi  sorunları sisetmin bütününde  ve küresel ölçekte  değerlendiremeyiz.Sorunlarımızı indirgeyerek, kuşatılabilin parçalara ayırma alışkanlığını sürdürürsek,populist tutumun tuzağına yakalanmamız kaçınılmaz bir kader olur.

4.Ar-Ge çalışmaları ve hayvan performansları: Irk seçimi, melezleme, saflaştırma ve yüksek verim gibi rutin olmasa da yaygın çalışmalar dışında, ekoloji ve evremi birlikte değerlendirderek hayvan performansını artıran   Ar-Ge çalışmalarını da ayrıca ele almak gerekiyor.Bilim ve teknikteki gelişmeler, diğer üretim alanları gibi hayvancılığı da  Ar-Ge çalışmlarına bağımlı hale getirdi.Sektördeki ilerlemeleri, laboratuvar aşamasından piyasaya taşıyabilmek için konu üzerinde devlet ve girişimcinin birlikte odaklanması gerekiyor.

Bazılarımız,”Bizde yaygın hayvancılık geleneksel üretimi aşamamışken, ıslah ve  Ar-Ge çalışmalarına bu denli ağırlık verilmesi hayalcılık” diyebilir.Daha önce de belirttiğim gibi, hayvancılık yatırımlarında  “uluslararası rekabet odaklı” bir yaklaşıma sahip olmazsak,gelişmeleri ayrıntıları ile izlemez ve öğrenmezsek,bizi sonuca götürmeyen kısır tartışmaların gırdabından kurtulmamızın olanağı yok.

5.Damızlık üretiminde kararlılık: Anladığım kadarı ile hayvancılık alanında önemli sorunlarımızdan biri de  “damızlık üretiminde kararlılık eksikliğidir”. Damızlık üretiminde yapıları,işlevleri ve etkileri  sürekli yeniden yapılandıran bütünleyici bir anlayışa sahip olmayan ülkeler hayvancılık alanında ilerleyemiyor.

Teşvik sistemleri damızlık üretimini motive edecek kadar güçlü  ve kapsayıcı olmalıdır ki, üretici  bu alana yatırım yapabilsin.

Medayaya yansıyan üretici ve birlik yöneticileri açıklamalarında, kimi zaman yeteri damızlık üretildiği,kimi zaman bu konunun  hayvancılığımızın  büyük eksikliği olduğu söyleniyor.

Hayvancılık konusunda rasyonel bir  otoritenin inandırıcı kayıtları ve  verileri olmadığı için hangi değerlendirmenin gerçeği yansıttığını anlamak güç.

Et ve süt üretiminde istediğimiz düzeye ulaşmak için  damızlık üretimindeki nesnel durumu açıklamadan tam ve  doğru bir anlatım yapılamaz…Yatırım yapmayı düşünen girişimcilerin, damızlık sorunu üstüne düşünmelerini  öneriyoruz.Damızlık arzındaki yeterlilik işletmelerin  gelişmelerinde önemli değeşkenlerden biri olarak algılanmalı, değerlendirilmeli.

6.Sağlık örgütlenmesi :Irk ıslahı ile birlikte kültür  hayvanları yaygınlaştıkça hastalıklara karşı korumanın da önemi artıyor.Sağlık giderleri, hastalıkları önleme  maliyetleri önemli  girdilerden biri haline geliyor. Küçük ve orta ölçekli işyerlerinde sağlık hizmetlerinin  profesyonelce  karşılanması mümkün olmadığı  için, kamunun  hayvan sağlığı örgütlenmesini yeni baştan düzenlemesi gerekiyor.Mevcut  sistemin zayıf yanlarını belirlenenek güçlendirilmesi, etkili sonuçlar yaracak yapıya kavuşturulması  gerekiyor. Bu konunun yatırım kararlarında  bir karar değişkeni olarak ele alınması,yatırımın sağlıklı olmasının önkoşullarından biri.

Hayvan sağlığı konusu,  il ve ilçelerdeki veteriner hizmetleri bağlamında ele alınmalı, üreticinin de katkı yapacağı, elini taşın altına koyacağı  bir katılımla yeniden düzenlenmelidir ki, etkili bir ilerleme sağlanabilsin.

Sağlık hizmetlerinin hayvan başına  maliyetinin ne olacağını bilmediğimiz zaman  bir yatırım için  “yapıbalirlik incelemesi”  de yapılamaz.

7.Kayıt sistemi ve izleme: Hayvancılık alanında  kayıt sistemi ve izleme konusunda adımlar atılmıştır.Adımların atılması  hayvan miktarı,süt ve et verimleri hakkında çok net verilere sahip olduğumuz anlamına gelmiyor. Örneiğn,hayvancılık merkezlerimizden biri olan Kars’ta  2013 sonu rakamlarına göre 560 bin büyükbaş, 440 bin küçükbaş hayvan olduğu   bildiriliyor.Bu sayımın nasıl yapıldığını, metodunun ne olduğunu, geçmiş yıllardaki açıklamalarda  karşılaşıtğımız çelişkilerin  olup olmadığını  bilmeden bir yatırım kararında kullanılabilir mi? Aynı  soruyu TÜİK’in 2012 yılı sonunda  13 milyon 915 bin sığır, 27 milyon 425 bin koyun, 8 milyon 357 bin kezçi varlığına sahip olduğumuzu  belirtmesei için de yöneltebiliriz. Ayrıca sayılar da önemli değil, hayvan başına alınan süt ve et verimini de hesaba katmadan da yatırım kararı alınmamalıdır.

Yatırımların  hızlanması,üretimin nicelik ve niteleğinin artmasında “rasyonel otoritelerin” etkileri de büyüktür.Ülkemizdeki varlıkların,daha geniş anlatımı ile olanak ve kısıtlarımızın nicelik ve niletiğini izleyen,açıklamalar yapan otoritelere güvenin derecesi,o otoritenin ne denli rasyonel olabildiğinin de göstergesidir.

Hayvancılığı geliştirmek için ayrılacak kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi  “dinamik ve güvenilir envanter” gerektirir.Bu envanter  kolektif bir kurum tarafından sunulmuyorsa, yapılabilirlik çalışmalarında  özel yöntemlerle araştırılmak zorundadır ki,gerçeğe yakın verileri derleyerek  nesnel bir karar verilebilsin.

Ülkemizde her alanda olduğu gibi  hayvan üretimi ve verimliliği konusunda da  sağlıklı veri  ihtiyacı var. Ortaya konan rakamlarla,zaman zaman yaşanan sorunlar  karışlaştırıldığında, bir rasyonel otorite eksikliğimiz ayan beyan ortaya çıkıyor.Veri olmadan  kaynak planlaması mümkün olamayacağına göre, girişimcinin yatırım karararının ön-araştırma aşamasına ciddi kaynak ayırması,gelecek için kendini güven altına almasının da  gereğidir.

Veri eksikliği ya da  yarı-doğrular üzerinde yapılan analizler, geçici olarak birbirimizi kandırmanın ötesinde bir anlam ifade etmiyor.Bu açıdan bakıldığında,hayvancılık yatırımlarında “sağlıklı veri sorunu” üzenrine hep birlikte odaklanmamız gerekiyor.

8.Yem maliyetleri: Ülkemizde hayvancılığımızı gelenekten geleceğe taşıyabilmenin  temel bileşenlerinden biri  de yem  kalite ve maliyetlerinde rakiplerle şans eşitliği yaratılmasıdır.Yem konusunda yayınlanan bir dizi rakam var, ancak bu rakamların güvenirlilikleri de bir  haylı tartışmalı.

Tahıllardan soya küspesine ,yonca ve sılaj  maliyetlerine kadar ülkemizde  yem maliyetleri hayvancılığılımızın gelişmesini  belirleyen temel  etken. Hayvancılık yatırımı yapacak olanlar, yapılabilirlik çalışmasında  “yem değişkenini” özenle analiz etmezlerse, işletme döneminde ciddi sorunlarla yüzleşebilirler.

Geçen yıl  saman kıtlığı yaşanması, saman ithalatının yapılması bir magazin haberi gibi tartışıldı. Kıtlığın  ve maliyet yükselmesinin arkasındaki süreç üzerinde gerektiği gibi durulmadı.Eğer iklim koşullarında değişiklik söz konusu sonucu yaratmışsa,bu değişkenin uzun dönemli gelecek için dikkate alınması gerekir. Sonuçlar, belli bir dönemsel etkiden kaynaklanmışsa, önlemlerin içeriği de de  ona göre belirlenmelidir.

Hayvancılığımızı  küresel anlamda rekabete açabilmek için  yem bitkileri  konusunda ülkemizin avantaj ve dezavantajlarına ilişkin net bilgileri derlemeyen ve analiz etmeyenler sloganların ve  ezberlerin tuzağına yakalanabilir.

Yem  ve yem bitkileri konusunda ülkemizin potansiyelleri ve bu potansiyelerin zenginliğe dönüştürülmesi konusunda herkes  kendi bakış açısına göre bir şey söylüyor. Böyle olması da doğal,çünkü hiçbirimiz rasyonel bir otoritenin sunduğu bilgilere sahip değil.Ulaşılan bilgilerin nesnel gerçeğe  uygun düşmeyenlerini  ayıklamak  özel bir çaba gerektiriyor. Söz konusu durum,yapılabalirlik çalışmalarının maliyetini yükselttiği gibi, işin ehli olmayanların yaptığı analizler de  “yatırım tuzakları” haline getiriyor.

Sektöre dışından bakan bir gözlemci olarak, hayvancılık alanında yatırım yapmak isteyenlere, özellikle  kaba yem üretiminin yüzde 80’ini kendi inisiyatifi ile üretmelerini tavsiye ediyorum. Piyasa  arzına  güvenerek yüksek verimde hayvan  işletmeciliği yapmanın güç olduğunu söylüyorum.

En küçüğünden en büyüğüne  hayvancılık yatırımlarında, yem  maliyetlerinin  fiyat-maliyet dengesi içindeki yerinin mutlaka  analiz edilmesi ve  netleştirilmesi gerekli.Yem konusunu enine boyuna analiz etmeden, yem temin etmeyi güven altına almadan  hayvancılık yatırımı yapanların başları dertten kurtulmuyor.

9.Mera  analizi: Hayvancılık yatırımlarında   maliyet hesapları yapılırken  erişebildiğimiz  bilgilerle meraların durumu da  analiz edilmeli. Erişebilir bilgi diyorum, çünkü  meraların  her birinin özel araştırmalarla  ulaşılacak bilgilerle  analiz edilmesi gerektiğini biliyorum.Meralardaki  ot çeşitleri, ot verimi ve iklime göre meranın kullanılabilme zamanı, mera ıslahı vb. konuları da yatırım öncesinde  gözden geçirmeyen bir girişimcinin başı sürekli ağrıyacaktır.

Meralardan elbette ki yararlanmalıyız… Yeterli olmayan meralara yüklenilerek  “rekabet edebilir maliyette  hayvan yetiştirilmesinin”  hangi koşullarda mümkün olduğunu da  analiz etmeliyiz. 

Meralarımızın  olanak ve kısıtlarını analiz ederek, rakiplerin sahip oldukları  meraların verimine göre üstünlüklerini ve zayıf yönlerini  bilerek yola çıkmalıyız.Hayvancılık yatırımı yapacak olanların atadan dededen bilgilerle değil, rakiplerin olanak ve kısıtlarını  bilerek  karşılaştırmaya dayalı  mera analizi yapmaları, yatırım başarılı  olmasını   etkileyecek  önemli bir değişkendir.

10.Eğitimli işgücü arzı: Örgütlü,yüksek verimli ve uluslararası rekabete açık hayvancılık işletmeleri kuracaksak, eğitimili ve  kalifiye işgücü  ihtiyacımız olacaktır.Bu konuda  veteriner yetiştiren üniverisetler  kadar,   ara eleman yetiştiren liseler ve meslek yüksek okullarının kapasite ve teknik olanaklarını,yöredeki etkilerini da analiz etmek gerekiyor.

Hayvancılık yatırımı yapanlar  başarılı olmak istiyorsa, işi  bir “yan iş” olarak görmemeli,o zaman çalıştıracağı insanı da daha başından  düşünmelidir. Fizibiletenin  gelir-gider dengelerinde  nitelikli işgücü mutlaka analiz edilmeli, alışkanlıkla değil analizle karar verilmelidir.

11.Süt fiyatlarında istikrar:  Hayvancılığının geliştirilmesinde  “merkezi etkiyi” süt fiyatlarının düzeyi ve ıstıkrarı belirler. Süt maliyetleri ve fiyatlarının düzeyi ,kaba ve kesif yem maliyetlerinin rakiplere göre yüksek,eşdüzey ya da düşük olmasına bağlıdır.

Hayvancılık, süt ve et üretiminin geliştirilmesinde “bağlamlar” tartışırken, uluslararası piyasada rekabeti odak alan yaklaşımın neden önemli olduğunu  irdelemeye çalışıyoruz. Rakiplerin  maliyetleri üzerinde doğrudan ya da dolaylı, açık ya da gizli bütün desteklerin, korumaların bilinmesi, alınacak önemler için hayati önem taşır.

Süt fiyatları “rekabette şans eşitliği  yaratan” bir analizle belirlenmelidir.Her şeyi devlet desteklerinden bekleyen anlayışın günümüzde etkili olması zor. Rakiplerin  haksız rekabet yaratmasını önleyen rekabette şans eşitliği yaratan  süt fiyatı politikaları uygulamasını   talep etmek ise süt üreticisinin  ana sütü kadar helal hakkı.

12.Süt toplama yapısı: Süt üretimi kadar,sütün uygun fiyatla satılabilmesi de önemli. Hayvancılık yatırımı yapanların sütlerini nasıl değerlendireceklerini de yapılabilirlik çalışması aşamasında netleştirmeleri gerekli.

Her üretici  sütünü kendi olanakları ile değerlendirecek  yapılar oluşturamaz. Süt toplayan işletmelernin toplama sistemlerini, toplama maliyetlerinin süt fiyatına yansıtmalarını, maliyetlerde   yaratacağı  etkileri de  hayvancılık yatırımlarında  analiz edilmesi dengeleri kurabilmenin gereğidir.

Toplumumuz hızla  kentleşmesini dikkate alarak, sütün insan beslenmesi ve sağlığını  etkilemesnini  de gözeterek,süt toplama mekanizmalarını  dikkate almamlıyız, toplama sistemine ilişkin bilgilerimizi netleştirmeden yatırım kararı vermemeliyiz.

13.Üretici örgütlenmesi: Çağımızda tarım ve hayvancılık yatırımlarında  etkili araçlardan biri de  üreticilerin kendi örgütleridir. Devletten bağımsız, kendi programları olan, özdenetim yapabilen, programlarını  kolektif kaynağın desteği olmaksızın yürütebilen  üretici birlikleri de yatırım kararlarında  dikkate alınması gereken bir  etkendir.

Fizibilitler aşamasında üretici örgütlerin durumu, yatırım kararı verilirse  örgüte üyelik, üyelik aidatı, katılımcı ve paylaşımcı olma,özellikle de gelişmeler hakkında  bilgi ve iletişim sağlayan mesleki destekler de enine boyuna sorgulanmalı.

14.İşletme yapıları: Hayşvancılık yatırımlarında  işletme yapıları, rekabet edebilir ölçek, rekabet edelibilir teknoloji donanımı ve rekabet edebilir yönetim anlayışı üzerinde de sorgulama yapılmalı, alınacak önlemler içselleştirilmelidir.

Rekabet edilebilir ölçek,teknoloji ve yönetim  konusunda tek bir formül yok…Hatta ülkelere, bölgelere göre bir formül üretilmesi bile  mümkün değil. Her  projenin kendine özgü koşullarını dikkate alan bir yapılabilirlik çalışması gerekiyor.

Hayvancılık işletmelerinin yapısal özelliklerinin verimini etkilediği bir an bile akıldan uzak tutmamalıyız.

15.Rakip stratejileri ve alternatif tepkileri: Hayvancılık yatırımlarının “bileşenlerine”  kısa  değinmeler yapıldı. İş çevresi, faktör koşulları, talep koşulları, karşılıklı bağımlılıklar ve rakip stratejiilerinden  oluşur. Rakip stratejilerinin  bilinmesi ve alternatif  tepki stratejilerinin belirlenmesi,yatırımın başarısında anahtar  rol oynar.

Ülkemizde yatırım yapan bir girişimci,Romanya’dan Bulgaristan’a, Fransa’dan Almanya’ya, Avusturalya’dan  Brezilya’ya  daha başka  potansiyel rakiplerin çıkabileceği ülkelerdeki  hayvan performansı, destekler, fiyat oluşumları, arz ve talep düzeylerini bilerek hareket etmeli…

Diyebilirsiniz ki, işiyle gücüyle meşgul hayvan yetiştiricimizin dünya ölçeğinde bilgileri öğrenmesi mümkün mü? İşte tam da bu noktada  devletin, girişimcinin ve STK’ların işbirliği, bilgi ve iletişime katkıları   önem kazamır.

Hayvancılık yatırımlarında bileşenler, bizim başlıklar halinde kısa açıklamalarını yaptıklarımızla da sınırlı değildir. Her projenin kendine özgü bileşenleri vardır; yapılabilirlik çalışmalarında  bütün bileşenleri ele  alan bütünsel bir analiz bizi başarıya götürür.

Yapılabilirlik yatırımlarında  bileşenlerin analizi yetmez, bağlamları da dikkate almak gerekir.

 

II. Hayvancılık yatırımları bağlamları

Hayvancılık yatırımlarının bileşenlerini analiz ederek karar vermek önemlidir,ama  yeterli değildir. Doğru yapılar, etkin işlevler ve etkili sonuçlar yaratmamız için  yatırımın “bağlamları” da ilgi menzilimizin dışına düşmemeli.

Erişebildiğimiz bilgilere göre  hayvancılık yatırımlarının bağlamlarından başlıcalarını da şöyle sıralayabiliriz:

  • Serbest ve adil piyasada rekabet koşulları
  • Ülkelerin açık ve gizli korumaları
  • İdari kararların maliyet yükleri
  • Uzun dönemli stratejiler
  • Teşvik sistemi: Devlet,girişimci ve STK algısı
  • Üniversite-üretici işbirliği
  • Kamu gözetim ve denetimı
  • Toprak mülkiyeti ve etkileri
  • Kırsal nüfus göçünün etkileri
  • Süt işleme tesisleri ve etkileri

1.Serbest ve adil piyasada rekabet koşulları: Teşvik sistemlerinin tutarlılığı ve kararlılığı bütün üretim alanlarında yatırımları özendirir,yönlendirir ve hızlandırır.Teşvik sistemleri ve sağlanan desteklerin temel yaklaşımı, ayrılan kaynakların  etkinliğini belirler. Tarım ve hayvancılık alanında da  destekleri  kavramadan  yatırımlarda  etkin kaynak kullanamayız.

Temel ilke, serbest ve adil piyasa sisteminin işletilmesini güven altına almak, piyasa sistemini bozucu açık ya da gizli, doğradan ya da dolaylı etkileri dikkate alarak kendi yatırımcımızın haksız rekabetle karşı karşıya kalmasını önlemektir.

Serbest ve adil piyasanın yarattığı “şans eşitliğini”  bozan uygulamaların yakından izlenmesi,net bilgilerin sağlanması birçok gereksiz tartışmayı önleyebilir.

Hayvancılık  alanında gelişme yaratmak istiyorsak, uzak yakın demeden olası rakip ülkelerdeki  koşulları analiz etmeliyiz.Bu konuda kamu “rasyonel otorite” olabilmeli, kolektif istihbaratını  sağlıklı  ve sürekli yenileyerek  girişimcinin  hizmetine sunmalı ki,serbest ve adil piyasada rekabetten söz edebilelim.

2.Açık,gizli, dolaylı ya da dolaysız korumalar : Tarım ve hayvancılık üretimi, kalkınmanın gerek şartıdır;yeter şartı değildir.Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde  tarım,hayvancılık,balıkçılık ve ormancılık gelirlerinin toplam gelir içinmdeki payları düşüyor.ABD Büyükelçiliğinin  verilerine göre  tarım  ekonomiye yaklaşık 200 milyar doları katkı yapıyor.Bu katkının yaklaşık 50 milyar dolara yakını sığır ve buzağı,  50 milyar  dolar buğday, mısır gibi tahıllar,yağlı topumlar,soya vb, 25 milyar doları kümes hayvanları ve yumurta,20 milyar doları  süt ve süt mamülleri, geri kalanı da diğer üretim alanlarından geliyor.

ABD’de  tarım ve hayvancılık toplam gelirin yüzde 1’ini sağlıyor. Bu oran Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yüzde 20’ler düzeyinin altına doğru kayıyor.

Tarım ve hayvancılık  yatırımları kalkınmanın sürükleyicisi olmadıkları halde, ülkelerin elinin menzili altındaki kaynak  olan topraklarını  değerlendirmesi, yurttaşı beslemenin temel aracı olması nedeniyle  yaygın biçimde  “kolektif kaynaklardan destekleniyor“. Tarım ve hayvancılığa  açık ya da gizli, dolaylı da dolaysız  sağlanan destekler, bütün koruma araçları yakından izlenmezse, kendi üreticimizi  bir “haksız rekabetle” yüzleştirir; üretimin gelişmesini engelleyebiliriz.

Açık,gizli,dolaylı yada dolaysız destekleri bilmeden, kendi girişimcimizi ve üreticimizin şans eşitliğini bozan uyguilamalar hakkında net bilgi sahibi  yapmadan,genel ve kategorik analizlerle  yatırım yapılırsa,yakın geçmişte gözlediğimiz yaygın israfın önü alınamaz.

3.İdari kararların maliyet yükleri: Herhangi bir üretim alanında yatırımların özendirilmesi, üretim alanının yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesinde ülke yönetimlerinin vergiler,harçlar vb. uygulamalarının etkisini de  yatırım kararlarında göz önüne alınır.

Ülkemizdeki  dolaylı ve dolaysız vergilerin, kamuya yapılması gereken diğer zorunlu ödemelerin, rakiplerimize göre  yarattığı şans eşitliğini, eşitsizliği ve ya da üstünlüğü  analiz etmeden hayvancılık alanında  kaynak aktarırsak,bir süre sonra  gelirlerimiz  ile gidirlerimiz arasındaki dengelerin bozulduğunu, bütün çabalarımızın yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaşmadığını gözleriz.

4.Uzun dönemli stratejiler : Hayvancılık yatırımlarında da  ülkenin  ortak değerlerinin olması gerek.Ortak değerlerin bir ortak iradede netleşmesi, ortak yararlar konusunda uzlaşmanın sağlanması da etkin yatırım yapmanın bağlamlarıdır.

Hayvancılık alanını geliştirmek için  ” ortak projenin” tanımlanmış olması   yatırımcının karar vermesini kolaylaştırır.Ayrıca,sürdürülebilirliği güven altına alan “ortak kurumlar” da yatırım kararlarında analiz edilmesi gereken bağlamlardır.

Hayvancılığın gelişmesinde  ulusal ölçekte  ” uzun dönemli stratejilerin” belirlenmiş olmasının etkilerini her zaman hesaba katmalıyız.

5.Teşvik sistemi: Teşvik sistemi  kapsamındaki desteklerin de ülke tarımını geliştirici etkisi kadar, kaynak israf yaratan etkileri de vardır.Teşvik  sistemi  devlet,girişimci ve sivil inisiyatiflerin katılımı,paylaşımı ve kapsayıcı anlayışı ile ele alınırsa  başarılı olur…Dünya genelindeki genel eğilimlerin, o eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikelerin, ülkenin kendi olanak ve kısıtlarının dengelerini araştıran teşvik sistemler işe yarar.

Teşvik sistemi  bir üretim alanını yaygınlaştıcı ve geliştirici olmalıdır. Ayrıca  sağlanan teşviklerin gidişatı yönlendirecek kadar etkili olmasına dikkat edilmelidir.

Ülkemizde uygulan tarım ve hayvancılık teşviklerinin yapısı,işlevi ve  etkisi mutlaka sorgulanarak yeni yatırımlar yapılmalıdır.

Yatırımlarda,özellikle de tarım ve hayvancılık yatırımlarında  “teşvik sistemi bağlamı” yeterince analiz edilmeden verilen kararların etkili sonuçlar yaratması beklenmemelidir.

6.Üniversite-üretici işbirliği:  Almanya’da  Devletin desteği ile çıkarılan ve kırkı aşkın ülkede dağıtımı yapılan DE Magazine Deutschland  dergisinde, “Bilginin adresleri” başlıklı  dosyada  Herfried Münkler  yaratılmak istenen seçkin üniversitelerin bilgi üretimindeki rolünü inceliyor. Hayvancılıkta  uygun ırk seçimi, ırk ıslahı, Ar-ge çalışmaları ile  performans artırılması,sağlıklı gözetim ve denetiminde üniversitelerin öncü rolünü dikkate almadan yatırım yapılmamalı…Eğer rakiplerimizin sistemi  üniversite desteğine dayanıyor da, bizim bu yönümüz eksik kalıyorsa, rekabet şansı nasıl yaratırız?

Hayvancılık yatırımlarında mevcut üniversitelerimiz  yaptıkları çalışmalar yakından izlemeli, üniversitelerle işbirliğinin  üretim verimine  katkılarını dikkate almalıyız. Hayvancılık yatırımlarının  “üniversite bağlamı”  analiz edilmemişse,gerçekten eksik verilerle analiz yapılmış olur.

7.Kamu gözetim ve denetimi: Halkın beslenmesiyle doğrudan ilgili alan olan  hayvan yetiştiriciliği,süt ve et üretimi konusunda kamunun  yasal düzenlemeleri, gözetim ve denetim işlevleri olacaktır.Hayvancılık yatırım yapanlar, mevcut hukuk  sistemindeki gözetim ve denetimin maliyetleri nasıl etkileyeceğini bilerek hareket etmeli. Gözetim ve denetimde temel anlayışın ne olduğu,siyasi örgütlerin bu konudaki bakış açılarının olası etkileri de  hesaba katmalıyız.Ayrıca, mesleki örgütlerin  nitelik gelişitren ve üretimi  yaygınlaştıran gözetim ve denetimin nasıl olması gerektiğine ilişkin de bir ortak düşüncesi olmalıdır ki, düzenlemeler kapsayıcı  olabilsin.

8.Toprak mülkiyeti ve etkileri: Toprak mülkiyetinin  yapısı, hayvancılık işletmelerinin rekabet edebilir ölçek,rekabet edebilir teknoloji ve rekabet edebilir yönetini de belirler.Örneğin, ABD’de 2 milyonun üstündeki tarım işletmesi arasında büyüklerin oranı  sadece  yüzde 1.6’dır  ama, tarımsal üretim satışlarının yarısı   büyük işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Hayvancılık yatırımları yapılırken “toprak mülkiyeti bağlamı”  işletme ölçekleri, kaba ve kesif yem vb. girdilerin  uygun maliyette sağlanması bakımından analiz edilmesi gereken bir değişkendir; karar süreçlerinde mutlaka  temel  değişken olarak ele alınmalıdır. 

9.Kırsal nüfus göçünün etkileri: Kırsal nüfusun göçü, hayvancılık işletmelerinde  ıstıhdamı etikiler.Her yörenin kendi  özelliklerini dikkat alarak kırsal göçün  hayvancılık yatırımlarını nasıl etkilediğini de analiz etmeliyiz.

Kırsal göç  ve kentleşme  temel biir eğilimdir. Eğilimleri  kısa zamanda tersine döndürnmek mlümkün olmadığına göre, göç olgusu bir veri  olarak ele alınmalı, alternatif  çözümler ona göre belirlenmelidir ki, hayvan üretiminde  yanılş değerlere dayalı abartılı beklentiler yaratılmasın….

10.Süt işleme tesislerinin etkileri: Hayvancılık yatırımı yapanların, özellikle de küçük ve orta böy işletmelerin süt işleme tesislerinin konumu, daha önce değilien toplama altyapısı, yapıların maliyet ve fiyatlar üzerine etkilerini analiz ederek yola çıkmaları gerekir.

Başlıklar halinde  kısa  anımsatmalar biçiminde aktarılan “bağlamların”  her biri ayrıntılı birer makale konusudur. Ayrıca, bütün bu bağlamlar “bilinmeyen”  hususlar  da değildir.Burada yapılmak istenen,bağlamları  anımsatarak, yatırım kararı verenlerin  karar süreçlerinde  değişkenleri  bir bütün içinde ele almalarını önermektir.İndirigenmiş mantıkla, süreçleri kuşatabilmek için  bölüp parçalayarak nokta analizler yapmanın bugüne kadar ne gibi sakıncalar yarattığını hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz. Aynı yanlışları yinelememek için, yatırım kararlarına ilişkin  metotlarımızı,yol ve  yöntemlerimizi farklı bir açıdan ele almalıyız.

III – Hayvancılık yatırımlarının sürdürebilirliği

Bir yatırım yapılarak işletme meydana getirildiğinde, ilk yatırım aşamasından çok, işletme dönemi önemlidir.İşletmelerin  birikim yeteneğini koruyarak, uzun dönemli geleceğini güven altına almaları için, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesi nedeniyle, yapılabilirlik çalışmalarını yönlendiren  analizlerin  hayati önemde olduğunu söylemek  fazladan bir anlatım olur.

Hayvancılık işletmelerin birikim yeteneklerini koruyarak uzun dönemli geleceklerini güven altına almalarının  sekiz etkenini de bu yazıda  paylaşacağız:

  • Üretici algısı ve anlayışının değişmesi
  • Değerler ve kaynak sisteminin tanımlanması,
  • Dinamik envanter ve  net bilgi üretimi
  • Uzun dönemli strateji ve ana plan hazırlanması
  • Proje-Odaklı Teşvik sistemi tasarımı
  • Gözetim ve denetim mekanizmaları
  • Geri-bildirim ve dinamik ilerleme
  • Ülke ürünlerinin markalaşarak tüketici güveninin kazanılması

 

1.Üritici algısı ve anlayışının değişmesi: Hayvancılık yatırımlarının  sürdürülebilir olmasının temel sorunu geleneksel algının değiştirilmesidir.Gelenek taasubunun yarattığı   “yarı-doğrulara” saplanıp kalmış bir hayvancılık  anlayışı ile uzun dönemli gelecek yaratılamaz.

Hayvancılık yatırımlarında  kaynak verimliliğini rakiplerimizle eşdüzeye çıkarmak istiyorsak, dünya genilendeki paradigma değişiklerini dikkate alan, günün şartlarına uygun yeni bir algı ve anlayış yaratmalıyız.

Mera-odaklı hayvan yetiştiriciliğinin olanak ve kısıtlarını bilmeden, modern tekniklerin hayvan potansiyelleri üzerindeki etkilerini izlemeden, Ar-Ge çalışmalarını yarattığı potansiyel gelişmelerin takipçisi olmadan yapılacak yatırımların  uzun soluklu olmalarını beklememeliyiz.

Hayvancılık yatırımlarında  bilim ve teknolojideki değişmeleri, ticaret ağlarındaki  yeni rekabet koşullarını  dikkate alarak uzun dönemli gelecek yaratmayı çalışmalarımızın merkezine yerleştirmeliyiz.

2.Değerler ve kaynak sisteminin tanımlanması: Çağımızda kalkınmanın iki temel bileşenine bütün düşünce insanları dikkat çekiyor. Birincisi, üretim,ulaşım ve iletişim teknolojilerinin yarattığı  iç bütünlüğün  karar ve kurumlarını kavrayan değerler sistemine sahip olma…İkincisi de,erişebileceğimiz kaynaklar ile değerlerin yarattığı beklentiler arasında  denge kurma.

Ülkemizde önyargılara,yerleşik doğrulara, kalıp düşüneclere, kör inançlara ve ezberlerlere dayalı bir hayvancılık söylemine, düşünce ve analizlere  saplanıp kalırsak, durmadan tartışırız, ama yaratmak  ustediğimiz sonuçlara ulaşamayız.

Uyum yeteneği için  değerler ve kaynaklar sistemini  kapsamlı biçimde analiz etmeliyiz, ortak tanımlara ulaşmalıyız ki  sürdürülebilen  hayvancılık işletmeleri  kurabilelim.

3.Dinamik envanter ve net bilgi üretimi: Bilgi güçtür, sağlıklı bilgi olmadan ne tutarlı varsayımlar üretibiliriz, ne sağlıklı zihni modeller kurabiliriz,p  ne gelecek simülasyonları yapabiliriz ne de  kıt kaynaklarımızı doğru dürüst  kullanabiliriz

Hayvancılık yatarımlarının  bir numaralı sorunu, “dinamik bir envantere dayalı net bilgi” ihtiyacıdır. Eğer bir seferberlik ilan ederek, ülke genilinde hayvan sayısından, verimine, üreticinin  geçimini etkileme düzeyinden,ıslaha elverişliliğe, kaba yem güvencesinden  kesif yem girdilerinin uluslararası rekabet yaratmasına bir  dizi sorunu  net bilgilere dayalı  analiz edemezsek, uzun soluklu  işyerleri  oluşturamayız.

4.Uzun dönemli strateji ve işlevsel ana plana sahip olma: İnsanlar yatırım yaparken,sadece kendi inisiyatiflerine dayanarak başarılı olamaz.Bireylerin  entelektüel kapasiteleri iş başarısında çok önemlidir; sistem kapasitesi ise onadan daha önemlidir.

İşleyen bir sisteme sahipsek, eğilimlerin fırsat ve tehlikeleri ile olanak ve kısıtlarımızı dikkate alan, üstün yanlarımızı öne ıçkaran, zayıf yönlerimizi güçlendiren, rakibimize göre bizi bir adım öne çıkaracak olan farklılğı yaratmak olan  strateji  tasarlamalı ve kurgulamalıyız.

Uzun dönemli bir stratejiye sahip olma, o stratejinin gözetim ve denetimini tanımlama, yatırımcı için çok önemli bir  dayanak noktası oluşturur. Uzun dönemli stratejimiz yoksa, işlevsel bir ana  plana sahip  değilsek, hayvancılık alanına yatırım yapanlar bir uçtan ötekine salınır, abartılı beklentilerin  zihinlerini  karartan sapmaları nedeniyle  hüsrana uğrayabilirler.

Hayvancvılığımızın uzun dönemli gelişmesinede, ülke genelinde benimsenmiş strateji, işlevselliği test edilmiş bir ana plan katad etkili başka araç olabilir mi?

5.Proje-Odaklı teşvik sistemi tasarımı: Genel ve kategorik bakışlarla da  çağımızdaki gelişmeleri yakalamamız bir hayli güç. Hayvancılığımızı uzun soluklu geliştirmek istiyorsak, teşvik sistemini ve destekleri  proje-odağına kaydırmalıyız. Proje-odaklı teşvik sistemi, verilen kaynak ile elde edilen sonuçları  gözetim ve denetiminin de gerek şartıdır.

Ülkemizde olduğu gibi, sağlanan  destekler sorgulanmıyorsa, yanılş yapan bedelini ödemiyorsa, orada uzun solukul bir  gelişme yaratılamaz.

Tarım ve hayvancılık destekleri  “hizmet odaklı, rekabet edebilir ölçekleri gözeten, teknoloji verimliliğini esas alan ve çağdaş yönetim ilkelerini uygulayan” bir yapı üzerinde  inşa edilmeli.

6.Gözetim ve denetim mekanizması: İşyerleri doğal örgütler değildir;yapay örgütlerdir. İnsanların subjektif ve objektif niyetleri  işyerlerindeki  kaynak verimini etkiler. İşyerlerinde  geri-bildirim mekanizması işlemiyor,gidişat sürekli sorgulanmıyor; özdenitim ile kamunun gözetim ve denetimi ödünsüz biçimde hayata taşınmıyorsa,orada uzun dönemli gelecek yaratılma olasılığı  bir hayli düşüktür.

Gözetim ve denetimde temel ilke, ” yurttaş devlet için değil, devlet yurttaşın işini kolaylaştıran araçtır” olmalıdır. Gözetim ve denetim yapanlar herkesi hırsız, kendini polis zanneden bir anlayışa asla  prim vermemeli.

Gözetim ve denetim, ilke ve kurallardan sapmaları belirleyerek, etkin ve verimli gelişmeler yaratmanın rehberliğini üstlenmelidir. Bu nedenle, uzun soluklu gelişme yaratmanın araçlarından bir diğeri de  geri-bildirim ve  dinemik ilerlelerlemelidir.

7.Geri-bildirim ve dinamik ilerleme: Kayıt sistemi ciddi biçimde işletilir, dinamik bir envanter  net ve sağlıklı veriler üretir,kamu otoriteleri ulusal stratejileri belirler ve  takipçisi olursa, üretici de geri-bildirim ile dinamik ilerleme konusunda gerçek anlamda  destek almış olur. Hayvancılık işletmelerinde  parasal desteklerden daha önemli olan, geri-bildirim ile yanlışları ve sapmaları sürekli düzeltererek  dinamik bir ilerleme  yaratacak yönetişim ilkelerinin uygulanabilmesidir.

Düzenli kayıt sistemi olmayan, gelişmeleri  rakamsal olarak izleme olanakları yaratmayan bir hayvancılık işletmesinin  geleceği  olabilir mi?

8.Ülke ürünlerinin markalaşarak tüketici güvenini kazanılması: Uluslararası ölçekte üretim yapan, marka oluşturan, “Türk malı” imajına  güveni  artıran yapılanmaya gitmedikçe de, yerel kalarak hayvancılığımızı  istenen noktaya taşıyamayız.

Hayvancılık yatırımlarının  bir ” karlılık”  boyutu vardır…Bir de  “fayda maliyet analizine” dayalı   “toplumsal yararı”  gözeten yönü.Her iki ölçüyü de dikkate alan  politikalar geliştirmeliyiz.

Son söz 

Bu değerlendirmeyi konferansa katıldığım yörelerde  “yazılı metin” olarak dağıttığım için,toplantı sonunda, aşağıda sunulan çağrıyı yapıyorum:

Hayvancılıkla  ilgili  gözlemlerimizi, bir uzman olarak değil, dış gözlemci olarak yaptığımızı  her zaman belirtiyoruz. Diyoruz ki,burada yazılan her sözcüğün eleştirilmesi herkesin hakkıdır .Eğer, eksiklerimiz tamamlanır, yanlışlarımız düzeltilir doğru  olan düşüncelerimiz desteklenirse, bir ortak  değere doğru ilerlememiz hız kazanır.

Yazı yazan insan  belge  bırakan insandır. Belgeye eleştiri,  kapalı kapılar ardında, kerameti kenden menkul olan ve  kiyafetsiz muhterisliğin ateşinde  yanan, pusu kuran ve arkadan vuran kasaba kültürü anlayışı ile yapılmamalı.En şeffaf ortamlarda sorgulama esas olmalı.

Uzmanı olmadığım halde, yanılabilme özgürlüğünü kullanarak kaleme aldığım bu metindeki düşüncelere eleştirilerinizi  söyler  ya da  yazılı yanıtlar verirseniz,herkesle paylaşırız. Paylaşma önce  kendimize  çeki-düzen  vermeyi sağlar sonra da nesnel gerçeğe erişmemizi  kolaylaştırır…

Tehlikeli  olan, açık ortamlarda tartışmadığımız yarı  doğruların tutsağı olmaktır.

Herkese çağrımdır: Aklımızı  idelojilere, önyargılara, saplanıtlara, kiyafetsiz muhterisliğin arkadan vuran eleştirilerine  tutsak etmeden, yazılı belge  haline getirerek açık  ortamlarda  sunalım ki, bir toplum hafızası oluşsun,bilinç  derinliğimiz artsın, daha sağlıklı gelecekler inşa edbilecek ortak değerler, ortak iradeler,ortak yararlar ve ortak projleler ortaya çıksın…

Bu denemeyi yazarken hayvancılık yatırımı yapan girişimcinin, yatırımı etkileyebilecek  bileşen ve bağlamlar hakkında genel bir fikir edinsin istedim.En azından projeyi yaptıracağı  uzman kuruluşlardan neler beklediğini  açıklamasına  yardımcı olacak bir  “kontrol  listesi” oluşsun diye düşündüm.

Leave Comments