No product in cart
- Ekim 17, 2016
Hayvancılık Yatırımları (Bir Çerçeve Önerisi)
Rüştü BOZKURT, İstanbul, Eylül 2014
İçindekiler
Giriş
I Hayvancılık yatırımları bileşenleri
- 01. Ülke koşullarına uygun ırk seçimi
- Uygun barınakların yapılması
- Irk ıslahında süreklilik
- Ar-Ge ve performans geleştirme
- Damızlık üretiminde kararlılık
- Sağlık örgütlenmesi
- Kayıt sistemi ve izleme
- Yem maliyetleri
- Mera analizi
- Süt fiyatı istikrarı
- Süt toplama yapılanması
- Üretici örgütlenmesi
- Rakip stratejileri ve alternatif tepkiler
II Hayvancılık yatırımları bağlamları
- Serbest ve adil piyasada rekabet
- Açık,gizli,dolaylı ve dolaysız korumalar
- İdari kararların maliyeti
- Uzun dönemli strateji kurgulama
- Teşvik sisteminin içeriği
- Üniversite-üretici işbirliği
- Kamu gözetim ve denetimi
- Toprak mülkiyeti ve etkileri
- Süt işleme tesislerinin etkileri
III. Hayvancılık yatırımlarında sürdürebilirlik
- Üretici algısı ve anlayışı
- Değerler ve kaynaklar sistemi
- Dinamik envanter ve net bilgi
- Uzun dönemli strateji ve plan
- Proje-odaklı teşvik sistemi
- Gözetim ve denetim mekanizması
- Geri-bildirim ve dinamik ilerleme
- Markalaşma ve tüketici güveni
Sonuç
Giriş
Hayvancılık yatırımları,süt ve et üretimi ülkemizin gündeminden hiç düşmüyor.Son zamanlarda “et ithalatı” tekrar gündeme geldi, gazete manşetlerine taşındı; köşe yazılarında konuya ilişkin analizler yapıldı, endişeler dile getirildi; beklentiler sıralandı.
Tarım ve hayvancılık yatırımlarını da imalat ve hizmet işletmeleri gibi değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.Uluslararası rekabet odağından bakarak, kaynaklarımızı doğru yönlendirmenin gerek ve yeter şartları üzerinde düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Önce, hayvancılık yatırımlarının bileşenlerine ilişkin çok genel açıklamalar yapacağım.Hayvancılık, süt ve et üretimi yatırımlarının “temel bileşenlerinin” başlıcalarına ilişkin kısa açıklamalar ilk adımı oluşturacak. Bilim insanları bize, sistemlerin gücünün bileşenlerinin gücüyle sınırlı olduğunu söylüyür.Üzerinde çalışıtğımız konuların yapısal ve ekonomik özelliklerini tanımlayablemiz, betimlememiz ve sonuçlarını belirlememiz bileşenleri hakkındaki ayrıntı bilgimizin niteliğine bağlı. Bileşenlerin tanımlanması sadece gerek şart, bir hayvancılık projesinin tam ve doğru değerlendirilebilmesi için bileşenleri kadar bağlamlarını da kavramak gerekir. Bileşenler ve bağlamlar arasında dengelerin tutarlılığını irdeliemeden, sistemin yapısını ve yapı içine hayat doldurmayı kapsamlı biçimde analiz etmeden de tutarlı bir proje ortaya konamaz.Yapılabilirlik çalışmalarının temelini,ele alınan projenin bileşen ve bağlamarını tanımlamak, bileşen ve bağlamlar arasındaki karşılıklı bağımlılık ilişkilerininin farkında olmak; amaç, politika,strateji ve hedefleri sağlıklı biçimde saptayabilmek oluşturur.Son aşamada, hayvancılık, süt ve et üretiminde tutarlı,kararlı ve düzenli işleyen, kendini yeniden üreten “sistemin” tasavvuru ve tasarlanmasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini ele almak istiyoruz.
Denememizin sonunda paylaştığımız gözlemlerin değerlendirilmesine ilişkin çağrımıza yer alacak.
I – Hayvancılık yatımları bileşenleri
Hayvancılık,süt ve et üretiminde uluslararası rekabet gücü olan, kendini yeniden üreten, hepsinden önemlisi de ekonomiye “değer katan” bir yapıyı kurabilmek için göz önüne alınması gereken başlıca bileşenleri şöyle sıralayabiliriz:
- Ülke koşullarına uygun ırk seçimi,
- Çağın koşullarına uygun barınak yapımı,
- Irk ıslahında süreklilik sağlanması,
- Ar-Ge çalışmaları ile hayvan performanslarını artırma olanaklarının genişletilmesi,
- Sürdürülebilir damızlık üretim mekanizmasının kurulması,
- Hayvan sağlığının gözetim ve denetim örgütlenmesi,
- Hayvan işletmelerinde kayıt sisteminin oluşturulması,
- Yem üretiminin güven altına alınması,
- Mera analizi ve yararlanma koşullarının belirlenmesi,
- Eğitimli işgücü arzı yaratacak sistemin kurulması,
- Süt fiyatlarında istikrar yaratan sistemin yapılandırılması,
- Süt toplama sisteminin yapılandırılması,
- Üretici örgütlenmesinin güçlendirilmesi,
- İşletme yapılarının rekabet edebilir ölçek ve teknolojilerle donatılması,
- Rakip stratejilerin izlenmesi ve alternatif tepki stratejileri geliştirilmesi vb
1.Ülke koşullarına uygun ırk seçimi: Küçükbaş hayvan ıslahında özenli çalışmalarını yakından bildiğimliz Prof. Nedim Koşum‘un, “Düz ovadan yamaçlara doğu çıktıkça kültür ırkı melezleri yetiştirmelidir.Üretici bir taraftan yerli hayvana göre daha yşüksek verimli,diğer yandan kültür hayvanlarına göre daha dayanıklı hayvanlara sahip olmalıdır” saptaması,ırk seçiminde ülkenin genel koşullarını dikkate almanın yanında,yerel ölçekte arazi yüksekliklerini, rüzgar yönleri gibi değişkenleri dikkate almanın da gerekli olduğunu net biçimde açıklıyor.
Ernst Mayr’ın Biyoloji Budur adlı kapsamlı kitabından ulaşılan bilgiler ve Doç.Dr. Arpat Özgül’ün Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi’ndeki değerlendirmeleri,bilim ve teknojinin hayvan performansında çok hızlı gelişme yarattığını gösteriyor.Hiper bağımlılık çağında hayvancılık alanında yatırım yapanların “ırk ıslahında son gelişmeleri” dikkate almadan,bu konularda bilgi sahibi olmadan yatırıma kalkışmaları başarısızlıkları da berababerinde getirebilir.
Örgütlü tarım işletmelerinde gözlüyoruz ki,büyükbaş hayvanlarda günde ortalama 40 kilograma yakın süt alınabilmektedir.Tek tek hayvanlarda 80 kilogramlara ulaşılan örnekler de var.Yüksek verimli ırkların piyasa koşullarında üretilmesi için geçmiştekinden çok daha kısa zaman gerekiyor.Bilimsel bulguların piyasaya taşınması zamamanındaki kısalmayı,önemli bir rekabet etkeni olarak yapılabilirlik analizlerinde değerlendirmek gerekiyor.
Ülkemizde süt ve et üretimini uzun dönemde güven altına almak istiyorsak, uygun ırk seçimi, melezleme ve saflaştırma çalışmalarını dikkatle incelemeli, irdelemeli ve net bilgi, kaliteli fikir sahibi olmalıyız.
Ülkemizde hayvancılık,süt ve et üretiminin sorunlarını tartışırken, ülke koşullarına uygun ırk seçimi,ırk ıslahı konularını ihmal edersek, düşük verimli hayvan yetiştiriciliğinde ısrar edersek, dışardan et ithalı gündemden hiç bir zaman inmez.
2.Uygun barınakların yapılması : Besicilikde hayvan barınakları ile verim arasındaki ilişkiyi açıklayan çok sayıda bilimsel çalışma var.Ülkemizde, özellikle örgütlü olmayan ve geçimlik hayvan yetiştiriciliği yapanların barınaklarda gelenek taassubunu kıramadığı gözleniyor. Hatta ahırlarda 20-30 hayvan yetiştirenlerin çoğunluğu da uygun barınaklara sahip olmadıkları biliniyor.
Uluslararası piyasalarda rekabet edebilir verimliliğe ulaşacaksak, et üretimini ve et ithalatını tartışırken uygun ırklar kadar,barınakların koşullarını da irdelemeliyiz.Hayvancılık yatırımı yapılırken, hayvan barınaklarını ayrıntı gibi görüp, yapılabilirlik çalışmalarında gerektiği özenle değerlendirmezsek,istenen sonuca ulaşamayız.
3.Irk ıslahında süreklilik: Irk ıslahı yapan,bu konuda mesafe alan ülkeler, ıslah çalışmalarını uzun yıllardır kararlıkla sürdürmekte, dünyanın herhangi bir yerinde yapılan marjınal geliştirmeleri yakından izleyerek, kısa zamanda uyum göstermektedirler.Ayrıca kendi ıslah çalışmalarını da aralıksız sürdürerek,hem dünya genelindeki et ve süt verimi verim düzeyini yakalamakta, hem de rakiplerden bir adım öne geçebilme potansiyeli yaratmaya çalışmaktadırlar.
Irk ıslahında ülke koşullarına göre sürekli gelişme yaratmadan et ve süt üretimini daha çok tartışır; destekleri, ithalatı gibi sorunları sisetmin bütününde ve küresel ölçekte değerlendiremeyiz.Sorunlarımızı indirgeyerek, kuşatılabilin parçalara ayırma alışkanlığını sürdürürsek,populist tutumun tuzağına yakalanmamız kaçınılmaz bir kader olur.
4.Ar-Ge çalışmaları ve hayvan performansları: Irk seçimi, melezleme, saflaştırma ve yüksek verim gibi rutin olmasa da yaygın çalışmalar dışında, ekoloji ve evremi birlikte değerlendirderek hayvan performansını artıran Ar-Ge çalışmalarını da ayrıca ele almak gerekiyor.Bilim ve teknikteki gelişmeler, diğer üretim alanları gibi hayvancılığı da Ar-Ge çalışmlarına bağımlı hale getirdi.Sektördeki ilerlemeleri, laboratuvar aşamasından piyasaya taşıyabilmek için konu üzerinde devlet ve girişimcinin birlikte odaklanması gerekiyor.
Bazılarımız,”Bizde yaygın hayvancılık geleneksel üretimi aşamamışken, ıslah ve Ar-Ge çalışmalarına bu denli ağırlık verilmesi hayalcılık” diyebilir.Daha önce de belirttiğim gibi, hayvancılık yatırımlarında “uluslararası rekabet odaklı” bir yaklaşıma sahip olmazsak,gelişmeleri ayrıntıları ile izlemez ve öğrenmezsek,bizi sonuca götürmeyen kısır tartışmaların gırdabından kurtulmamızın olanağı yok.
5.Damızlık üretiminde kararlılık: Anladığım kadarı ile hayvancılık alanında önemli sorunlarımızdan biri de “damızlık üretiminde kararlılık eksikliğidir”. Damızlık üretiminde yapıları,işlevleri ve etkileri sürekli yeniden yapılandıran bütünleyici bir anlayışa sahip olmayan ülkeler hayvancılık alanında ilerleyemiyor.
Teşvik sistemleri damızlık üretimini motive edecek kadar güçlü ve kapsayıcı olmalıdır ki, üretici bu alana yatırım yapabilsin.
Medayaya yansıyan üretici ve birlik yöneticileri açıklamalarında, kimi zaman yeteri damızlık üretildiği,kimi zaman bu konunun hayvancılığımızın büyük eksikliği olduğu söyleniyor.
Hayvancılık konusunda rasyonel bir otoritenin inandırıcı kayıtları ve verileri olmadığı için hangi değerlendirmenin gerçeği yansıttığını anlamak güç.
Et ve süt üretiminde istediğimiz düzeye ulaşmak için damızlık üretimindeki nesnel durumu açıklamadan tam ve doğru bir anlatım yapılamaz…Yatırım yapmayı düşünen girişimcilerin, damızlık sorunu üstüne düşünmelerini öneriyoruz.Damızlık arzındaki yeterlilik işletmelerin gelişmelerinde önemli değeşkenlerden biri olarak algılanmalı, değerlendirilmeli.
6.Sağlık örgütlenmesi :Irk ıslahı ile birlikte kültür hayvanları yaygınlaştıkça hastalıklara karşı korumanın da önemi artıyor.Sağlık giderleri, hastalıkları önleme maliyetleri önemli girdilerden biri haline geliyor. Küçük ve orta ölçekli işyerlerinde sağlık hizmetlerinin profesyonelce karşılanması mümkün olmadığı için, kamunun hayvan sağlığı örgütlenmesini yeni baştan düzenlemesi gerekiyor.Mevcut sistemin zayıf yanlarını belirlenenek güçlendirilmesi, etkili sonuçlar yaracak yapıya kavuşturulması gerekiyor. Bu konunun yatırım kararlarında bir karar değişkeni olarak ele alınması,yatırımın sağlıklı olmasının önkoşullarından biri.
Hayvan sağlığı konusu, il ve ilçelerdeki veteriner hizmetleri bağlamında ele alınmalı, üreticinin de katkı yapacağı, elini taşın altına koyacağı bir katılımla yeniden düzenlenmelidir ki, etkili bir ilerleme sağlanabilsin.
Sağlık hizmetlerinin hayvan başına maliyetinin ne olacağını bilmediğimiz zaman bir yatırım için “yapıbalirlik incelemesi” de yapılamaz.
7.Kayıt sistemi ve izleme: Hayvancılık alanında kayıt sistemi ve izleme konusunda adımlar atılmıştır.Adımların atılması hayvan miktarı,süt ve et verimleri hakkında çok net verilere sahip olduğumuz anlamına gelmiyor. Örneiğn,hayvancılık merkezlerimizden biri olan Kars’ta 2013 sonu rakamlarına göre 560 bin büyükbaş, 440 bin küçükbaş hayvan olduğu bildiriliyor.Bu sayımın nasıl yapıldığını, metodunun ne olduğunu, geçmiş yıllardaki açıklamalarda karşılaşıtğımız çelişkilerin olup olmadığını bilmeden bir yatırım kararında kullanılabilir mi? Aynı soruyu TÜİK’in 2012 yılı sonunda 13 milyon 915 bin sığır, 27 milyon 425 bin koyun, 8 milyon 357 bin kezçi varlığına sahip olduğumuzu belirtmesei için de yöneltebiliriz. Ayrıca sayılar da önemli değil, hayvan başına alınan süt ve et verimini de hesaba katmadan da yatırım kararı alınmamalıdır.
Yatırımların hızlanması,üretimin nicelik ve niteleğinin artmasında “rasyonel otoritelerin” etkileri de büyüktür.Ülkemizdeki varlıkların,daha geniş anlatımı ile olanak ve kısıtlarımızın nicelik ve niletiğini izleyen,açıklamalar yapan otoritelere güvenin derecesi,o otoritenin ne denli rasyonel olabildiğinin de göstergesidir.
Hayvancılığı geliştirmek için ayrılacak kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi “dinamik ve güvenilir envanter” gerektirir.Bu envanter kolektif bir kurum tarafından sunulmuyorsa, yapılabilirlik çalışmalarında özel yöntemlerle araştırılmak zorundadır ki,gerçeğe yakın verileri derleyerek nesnel bir karar verilebilsin.
Ülkemizde her alanda olduğu gibi hayvan üretimi ve verimliliği konusunda da sağlıklı veri ihtiyacı var. Ortaya konan rakamlarla,zaman zaman yaşanan sorunlar karışlaştırıldığında, bir rasyonel otorite eksikliğimiz ayan beyan ortaya çıkıyor.Veri olmadan kaynak planlaması mümkün olamayacağına göre, girişimcinin yatırım karararının ön-araştırma aşamasına ciddi kaynak ayırması,gelecek için kendini güven altına almasının da gereğidir.
Veri eksikliği ya da yarı-doğrular üzerinde yapılan analizler, geçici olarak birbirimizi kandırmanın ötesinde bir anlam ifade etmiyor.Bu açıdan bakıldığında,hayvancılık yatırımlarında “sağlıklı veri sorunu” üzenrine hep birlikte odaklanmamız gerekiyor.
8.Yem maliyetleri: Ülkemizde hayvancılığımızı gelenekten geleceğe taşıyabilmenin temel bileşenlerinden biri de yem kalite ve maliyetlerinde rakiplerle şans eşitliği yaratılmasıdır.Yem konusunda yayınlanan bir dizi rakam var, ancak bu rakamların güvenirlilikleri de bir haylı tartışmalı.
Tahıllardan soya küspesine ,yonca ve sılaj maliyetlerine kadar ülkemizde yem maliyetleri hayvancılığılımızın gelişmesini belirleyen temel etken. Hayvancılık yatırımı yapacak olanlar, yapılabilirlik çalışmasında “yem değişkenini” özenle analiz etmezlerse, işletme döneminde ciddi sorunlarla yüzleşebilirler.
Geçen yıl saman kıtlığı yaşanması, saman ithalatının yapılması bir magazin haberi gibi tartışıldı. Kıtlığın ve maliyet yükselmesinin arkasındaki süreç üzerinde gerektiği gibi durulmadı.Eğer iklim koşullarında değişiklik söz konusu sonucu yaratmışsa,bu değişkenin uzun dönemli gelecek için dikkate alınması gerekir. Sonuçlar, belli bir dönemsel etkiden kaynaklanmışsa, önlemlerin içeriği de de ona göre belirlenmelidir.
Hayvancılığımızı küresel anlamda rekabete açabilmek için yem bitkileri konusunda ülkemizin avantaj ve dezavantajlarına ilişkin net bilgileri derlemeyen ve analiz etmeyenler sloganların ve ezberlerin tuzağına yakalanabilir.
Yem ve yem bitkileri konusunda ülkemizin potansiyelleri ve bu potansiyelerin zenginliğe dönüştürülmesi konusunda herkes kendi bakış açısına göre bir şey söylüyor. Böyle olması da doğal,çünkü hiçbirimiz rasyonel bir otoritenin sunduğu bilgilere sahip değil.Ulaşılan bilgilerin nesnel gerçeğe uygun düşmeyenlerini ayıklamak özel bir çaba gerektiriyor. Söz konusu durum,yapılabalirlik çalışmalarının maliyetini yükselttiği gibi, işin ehli olmayanların yaptığı analizler de “yatırım tuzakları” haline getiriyor.
Sektöre dışından bakan bir gözlemci olarak, hayvancılık alanında yatırım yapmak isteyenlere, özellikle kaba yem üretiminin yüzde 80’ini kendi inisiyatifi ile üretmelerini tavsiye ediyorum. Piyasa arzına güvenerek yüksek verimde hayvan işletmeciliği yapmanın güç olduğunu söylüyorum.
En küçüğünden en büyüğüne hayvancılık yatırımlarında, yem maliyetlerinin fiyat-maliyet dengesi içindeki yerinin mutlaka analiz edilmesi ve netleştirilmesi gerekli.Yem konusunu enine boyuna analiz etmeden, yem temin etmeyi güven altına almadan hayvancılık yatırımı yapanların başları dertten kurtulmuyor.
9.Mera analizi: Hayvancılık yatırımlarında maliyet hesapları yapılırken erişebildiğimiz bilgilerle meraların durumu da analiz edilmeli. Erişebilir bilgi diyorum, çünkü meraların her birinin özel araştırmalarla ulaşılacak bilgilerle analiz edilmesi gerektiğini biliyorum.Meralardaki ot çeşitleri, ot verimi ve iklime göre meranın kullanılabilme zamanı, mera ıslahı vb. konuları da yatırım öncesinde gözden geçirmeyen bir girişimcinin başı sürekli ağrıyacaktır.
Meralardan elbette ki yararlanmalıyız… Yeterli olmayan meralara yüklenilerek “rekabet edebilir maliyette hayvan yetiştirilmesinin” hangi koşullarda mümkün olduğunu da analiz etmeliyiz.
Meralarımızın olanak ve kısıtlarını analiz ederek, rakiplerin sahip oldukları meraların verimine göre üstünlüklerini ve zayıf yönlerini bilerek yola çıkmalıyız.Hayvancılık yatırımı yapacak olanların atadan dededen bilgilerle değil, rakiplerin olanak ve kısıtlarını bilerek karşılaştırmaya dayalı mera analizi yapmaları, yatırım başarılı olmasını etkileyecek önemli bir değişkendir.
10.Eğitimli işgücü arzı: Örgütlü,yüksek verimli ve uluslararası rekabete açık hayvancılık işletmeleri kuracaksak, eğitimili ve kalifiye işgücü ihtiyacımız olacaktır.Bu konuda veteriner yetiştiren üniverisetler kadar, ara eleman yetiştiren liseler ve meslek yüksek okullarının kapasite ve teknik olanaklarını,yöredeki etkilerini da analiz etmek gerekiyor.
Hayvancılık yatırımı yapanlar başarılı olmak istiyorsa, işi bir “yan iş” olarak görmemeli,o zaman çalıştıracağı insanı da daha başından düşünmelidir. Fizibiletenin gelir-gider dengelerinde nitelikli işgücü mutlaka analiz edilmeli, alışkanlıkla değil analizle karar verilmelidir.
11.Süt fiyatlarında istikrar: Hayvancılığının geliştirilmesinde “merkezi etkiyi” süt fiyatlarının düzeyi ve ıstıkrarı belirler. Süt maliyetleri ve fiyatlarının düzeyi ,kaba ve kesif yem maliyetlerinin rakiplere göre yüksek,eşdüzey ya da düşük olmasına bağlıdır.
Hayvancılık, süt ve et üretiminin geliştirilmesinde “bağlamlar” tartışırken, uluslararası piyasada rekabeti odak alan yaklaşımın neden önemli olduğunu irdelemeye çalışıyoruz. Rakiplerin maliyetleri üzerinde doğrudan ya da dolaylı, açık ya da gizli bütün desteklerin, korumaların bilinmesi, alınacak önemler için hayati önem taşır.
Süt fiyatları “rekabette şans eşitliği yaratan” bir analizle belirlenmelidir.Her şeyi devlet desteklerinden bekleyen anlayışın günümüzde etkili olması zor. Rakiplerin haksız rekabet yaratmasını önleyen rekabette şans eşitliği yaratan süt fiyatı politikaları uygulamasını talep etmek ise süt üreticisinin ana sütü kadar helal hakkı.
12.Süt toplama yapısı: Süt üretimi kadar,sütün uygun fiyatla satılabilmesi de önemli. Hayvancılık yatırımı yapanların sütlerini nasıl değerlendireceklerini de yapılabilirlik çalışması aşamasında netleştirmeleri gerekli.
Her üretici sütünü kendi olanakları ile değerlendirecek yapılar oluşturamaz. Süt toplayan işletmelernin toplama sistemlerini, toplama maliyetlerinin süt fiyatına yansıtmalarını, maliyetlerde yaratacağı etkileri de hayvancılık yatırımlarında analiz edilmesi dengeleri kurabilmenin gereğidir.
Toplumumuz hızla kentleşmesini dikkate alarak, sütün insan beslenmesi ve sağlığını etkilemesnini de gözeterek,süt toplama mekanizmalarını dikkate almamlıyız, toplama sistemine ilişkin bilgilerimizi netleştirmeden yatırım kararı vermemeliyiz.
13.Üretici örgütlenmesi: Çağımızda tarım ve hayvancılık yatırımlarında etkili araçlardan biri de üreticilerin kendi örgütleridir. Devletten bağımsız, kendi programları olan, özdenetim yapabilen, programlarını kolektif kaynağın desteği olmaksızın yürütebilen üretici birlikleri de yatırım kararlarında dikkate alınması gereken bir etkendir.
Fizibilitler aşamasında üretici örgütlerin durumu, yatırım kararı verilirse örgüte üyelik, üyelik aidatı, katılımcı ve paylaşımcı olma,özellikle de gelişmeler hakkında bilgi ve iletişim sağlayan mesleki destekler de enine boyuna sorgulanmalı.
14.İşletme yapıları: Hayşvancılık yatırımlarında işletme yapıları, rekabet edebilir ölçek, rekabet edelibilir teknoloji donanımı ve rekabet edebilir yönetim anlayışı üzerinde de sorgulama yapılmalı, alınacak önlemler içselleştirilmelidir.
Rekabet edilebilir ölçek,teknoloji ve yönetim konusunda tek bir formül yok…Hatta ülkelere, bölgelere göre bir formül üretilmesi bile mümkün değil. Her projenin kendine özgü koşullarını dikkate alan bir yapılabilirlik çalışması gerekiyor.
Hayvancılık işletmelerinin yapısal özelliklerinin verimini etkilediği bir an bile akıldan uzak tutmamalıyız.
15.Rakip stratejileri ve alternatif tepkileri: Hayvancılık yatırımlarının “bileşenlerine” kısa değinmeler yapıldı. İş çevresi, faktör koşulları, talep koşulları, karşılıklı bağımlılıklar ve rakip stratejiilerinden oluşur. Rakip stratejilerinin bilinmesi ve alternatif tepki stratejilerinin belirlenmesi,yatırımın başarısında anahtar rol oynar.
Ülkemizde yatırım yapan bir girişimci,Romanya’dan Bulgaristan’a, Fransa’dan Almanya’ya, Avusturalya’dan Brezilya’ya daha başka potansiyel rakiplerin çıkabileceği ülkelerdeki hayvan performansı, destekler, fiyat oluşumları, arz ve talep düzeylerini bilerek hareket etmeli…
Diyebilirsiniz ki, işiyle gücüyle meşgul hayvan yetiştiricimizin dünya ölçeğinde bilgileri öğrenmesi mümkün mü? İşte tam da bu noktada devletin, girişimcinin ve STK’ların işbirliği, bilgi ve iletişime katkıları önem kazamır.
Hayvancılık yatırımlarında bileşenler, bizim başlıklar halinde kısa açıklamalarını yaptıklarımızla da sınırlı değildir. Her projenin kendine özgü bileşenleri vardır; yapılabilirlik çalışmalarında bütün bileşenleri ele alan bütünsel bir analiz bizi başarıya götürür.
Yapılabilirlik yatırımlarında bileşenlerin analizi yetmez, bağlamları da dikkate almak gerekir.
II. Hayvancılık yatırımları bağlamları
Hayvancılık yatırımlarının bileşenlerini analiz ederek karar vermek önemlidir,ama yeterli değildir. Doğru yapılar, etkin işlevler ve etkili sonuçlar yaratmamız için yatırımın “bağlamları” da ilgi menzilimizin dışına düşmemeli.
Erişebildiğimiz bilgilere göre hayvancılık yatırımlarının bağlamlarından başlıcalarını da şöyle sıralayabiliriz:
- Serbest ve adil piyasada rekabet koşulları
- Ülkelerin açık ve gizli korumaları
- İdari kararların maliyet yükleri
- Uzun dönemli stratejiler
- Teşvik sistemi: Devlet,girişimci ve STK algısı
- Üniversite-üretici işbirliği
- Kamu gözetim ve denetimı
- Toprak mülkiyeti ve etkileri
- Kırsal nüfus göçünün etkileri
- Süt işleme tesisleri ve etkileri
1.Serbest ve adil piyasada rekabet koşulları: Teşvik sistemlerinin tutarlılığı ve kararlılığı bütün üretim alanlarında yatırımları özendirir,yönlendirir ve hızlandırır.Teşvik sistemleri ve sağlanan desteklerin temel yaklaşımı, ayrılan kaynakların etkinliğini belirler. Tarım ve hayvancılık alanında da destekleri kavramadan yatırımlarda etkin kaynak kullanamayız.
Temel ilke, serbest ve adil piyasa sisteminin işletilmesini güven altına almak, piyasa sistemini bozucu açık ya da gizli, doğradan ya da dolaylı etkileri dikkate alarak kendi yatırımcımızın haksız rekabetle karşı karşıya kalmasını önlemektir.
Serbest ve adil piyasanın yarattığı “şans eşitliğini” bozan uygulamaların yakından izlenmesi,net bilgilerin sağlanması birçok gereksiz tartışmayı önleyebilir.
Hayvancılık alanında gelişme yaratmak istiyorsak, uzak yakın demeden olası rakip ülkelerdeki koşulları analiz etmeliyiz.Bu konuda kamu “rasyonel otorite” olabilmeli, kolektif istihbaratını sağlıklı ve sürekli yenileyerek girişimcinin hizmetine sunmalı ki,serbest ve adil piyasada rekabetten söz edebilelim.
2.Açık,gizli, dolaylı ya da dolaysız korumalar : Tarım ve hayvancılık üretimi, kalkınmanın gerek şartıdır;yeter şartı değildir.Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde tarım,hayvancılık,balıkçılık ve ormancılık gelirlerinin toplam gelir içinmdeki payları düşüyor.ABD Büyükelçiliğinin verilerine göre tarım ekonomiye yaklaşık 200 milyar doları katkı yapıyor.Bu katkının yaklaşık 50 milyar dolara yakını sığır ve buzağı, 50 milyar dolar buğday, mısır gibi tahıllar,yağlı topumlar,soya vb, 25 milyar doları kümes hayvanları ve yumurta,20 milyar doları süt ve süt mamülleri, geri kalanı da diğer üretim alanlarından geliyor.
ABD’de tarım ve hayvancılık toplam gelirin yüzde 1’ini sağlıyor. Bu oran Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yüzde 20’ler düzeyinin altına doğru kayıyor.
Tarım ve hayvancılık yatırımları kalkınmanın sürükleyicisi olmadıkları halde, ülkelerin elinin menzili altındaki kaynak olan topraklarını değerlendirmesi, yurttaşı beslemenin temel aracı olması nedeniyle yaygın biçimde “kolektif kaynaklardan destekleniyor“. Tarım ve hayvancılığa açık ya da gizli, dolaylı da dolaysız sağlanan destekler, bütün koruma araçları yakından izlenmezse, kendi üreticimizi bir “haksız rekabetle” yüzleştirir; üretimin gelişmesini engelleyebiliriz.
Açık,gizli,dolaylı yada dolaysız destekleri bilmeden, kendi girişimcimizi ve üreticimizin şans eşitliğini bozan uyguilamalar hakkında net bilgi sahibi yapmadan,genel ve kategorik analizlerle yatırım yapılırsa,yakın geçmişte gözlediğimiz yaygın israfın önü alınamaz.
3.İdari kararların maliyet yükleri: Herhangi bir üretim alanında yatırımların özendirilmesi, üretim alanının yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesinde ülke yönetimlerinin vergiler,harçlar vb. uygulamalarının etkisini de yatırım kararlarında göz önüne alınır.
Ülkemizdeki dolaylı ve dolaysız vergilerin, kamuya yapılması gereken diğer zorunlu ödemelerin, rakiplerimize göre yarattığı şans eşitliğini, eşitsizliği ve ya da üstünlüğü analiz etmeden hayvancılık alanında kaynak aktarırsak,bir süre sonra gelirlerimiz ile gidirlerimiz arasındaki dengelerin bozulduğunu, bütün çabalarımızın yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaşmadığını gözleriz.
4.Uzun dönemli stratejiler : Hayvancılık yatırımlarında da ülkenin ortak değerlerinin olması gerek.Ortak değerlerin bir ortak iradede netleşmesi, ortak yararlar konusunda uzlaşmanın sağlanması da etkin yatırım yapmanın bağlamlarıdır.
Hayvancılık alanını geliştirmek için ” ortak projenin” tanımlanmış olması yatırımcının karar vermesini kolaylaştırır.Ayrıca,sürdürülebilirliği güven altına alan “ortak kurumlar” da yatırım kararlarında analiz edilmesi gereken bağlamlardır.
Hayvancılığın gelişmesinde ulusal ölçekte ” uzun dönemli stratejilerin” belirlenmiş olmasının etkilerini her zaman hesaba katmalıyız.
5.Teşvik sistemi: Teşvik sistemi kapsamındaki desteklerin de ülke tarımını geliştirici etkisi kadar, kaynak israf yaratan etkileri de vardır.Teşvik sistemi devlet,girişimci ve sivil inisiyatiflerin katılımı,paylaşımı ve kapsayıcı anlayışı ile ele alınırsa başarılı olur…Dünya genelindeki genel eğilimlerin, o eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikelerin, ülkenin kendi olanak ve kısıtlarının dengelerini araştıran teşvik sistemler işe yarar.
Teşvik sistemi bir üretim alanını yaygınlaştıcı ve geliştirici olmalıdır. Ayrıca sağlanan teşviklerin gidişatı yönlendirecek kadar etkili olmasına dikkat edilmelidir.
Ülkemizde uygulan tarım ve hayvancılık teşviklerinin yapısı,işlevi ve etkisi mutlaka sorgulanarak yeni yatırımlar yapılmalıdır.
Yatırımlarda,özellikle de tarım ve hayvancılık yatırımlarında “teşvik sistemi bağlamı” yeterince analiz edilmeden verilen kararların etkili sonuçlar yaratması beklenmemelidir.
6.Üniversite-üretici işbirliği: Almanya’da Devletin desteği ile çıkarılan ve kırkı aşkın ülkede dağıtımı yapılan DE Magazine Deutschland dergisinde, “Bilginin adresleri” başlıklı dosyada Herfried Münkler yaratılmak istenen seçkin üniversitelerin bilgi üretimindeki rolünü inceliyor. Hayvancılıkta uygun ırk seçimi, ırk ıslahı, Ar-ge çalışmaları ile performans artırılması,sağlıklı gözetim ve denetiminde üniversitelerin öncü rolünü dikkate almadan yatırım yapılmamalı…Eğer rakiplerimizin sistemi üniversite desteğine dayanıyor da, bizim bu yönümüz eksik kalıyorsa, rekabet şansı nasıl yaratırız?
Hayvancılık yatırımlarında mevcut üniversitelerimiz yaptıkları çalışmalar yakından izlemeli, üniversitelerle işbirliğinin üretim verimine katkılarını dikkate almalıyız. Hayvancılık yatırımlarının “üniversite bağlamı” analiz edilmemişse,gerçekten eksik verilerle analiz yapılmış olur.
7.Kamu gözetim ve denetimi: Halkın beslenmesiyle doğrudan ilgili alan olan hayvan yetiştiriciliği,süt ve et üretimi konusunda kamunun yasal düzenlemeleri, gözetim ve denetim işlevleri olacaktır.Hayvancılık yatırım yapanlar, mevcut hukuk sistemindeki gözetim ve denetimin maliyetleri nasıl etkileyeceğini bilerek hareket etmeli. Gözetim ve denetimde temel anlayışın ne olduğu,siyasi örgütlerin bu konudaki bakış açılarının olası etkileri de hesaba katmalıyız.Ayrıca, mesleki örgütlerin nitelik gelişitren ve üretimi yaygınlaştıran gözetim ve denetimin nasıl olması gerektiğine ilişkin de bir ortak düşüncesi olmalıdır ki, düzenlemeler kapsayıcı olabilsin.
8.Toprak mülkiyeti ve etkileri: Toprak mülkiyetinin yapısı, hayvancılık işletmelerinin rekabet edebilir ölçek,rekabet edebilir teknoloji ve rekabet edebilir yönetini de belirler.Örneğin, ABD’de 2 milyonun üstündeki tarım işletmesi arasında büyüklerin oranı sadece yüzde 1.6’dır ama, tarımsal üretim satışlarının yarısı büyük işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Hayvancılık yatırımları yapılırken “toprak mülkiyeti bağlamı” işletme ölçekleri, kaba ve kesif yem vb. girdilerin uygun maliyette sağlanması bakımından analiz edilmesi gereken bir değişkendir; karar süreçlerinde mutlaka temel değişken olarak ele alınmalıdır.
9.Kırsal nüfus göçünün etkileri: Kırsal nüfusun göçü, hayvancılık işletmelerinde ıstıhdamı etikiler.Her yörenin kendi özelliklerini dikkat alarak kırsal göçün hayvancılık yatırımlarını nasıl etkilediğini de analiz etmeliyiz.
Kırsal göç ve kentleşme temel biir eğilimdir. Eğilimleri kısa zamanda tersine döndürnmek mlümkün olmadığına göre, göç olgusu bir veri olarak ele alınmalı, alternatif çözümler ona göre belirlenmelidir ki, hayvan üretiminde yanılş değerlere dayalı abartılı beklentiler yaratılmasın….
10.Süt işleme tesislerinin etkileri: Hayvancılık yatırımı yapanların, özellikle de küçük ve orta böy işletmelerin süt işleme tesislerinin konumu, daha önce değilien toplama altyapısı, yapıların maliyet ve fiyatlar üzerine etkilerini analiz ederek yola çıkmaları gerekir.
Başlıklar halinde kısa anımsatmalar biçiminde aktarılan “bağlamların” her biri ayrıntılı birer makale konusudur. Ayrıca, bütün bu bağlamlar “bilinmeyen” hususlar da değildir.Burada yapılmak istenen,bağlamları anımsatarak, yatırım kararı verenlerin karar süreçlerinde değişkenleri bir bütün içinde ele almalarını önermektir.İndirigenmiş mantıkla, süreçleri kuşatabilmek için bölüp parçalayarak nokta analizler yapmanın bugüne kadar ne gibi sakıncalar yarattığını hep birlikte yaşadık, yaşıyoruz. Aynı yanlışları yinelememek için, yatırım kararlarına ilişkin metotlarımızı,yol ve yöntemlerimizi farklı bir açıdan ele almalıyız.
III – Hayvancılık yatırımlarının sürdürebilirliği
Bir yatırım yapılarak işletme meydana getirildiğinde, ilk yatırım aşamasından çok, işletme dönemi önemlidir.İşletmelerin birikim yeteneğini koruyarak, uzun dönemli geleceğini güven altına almaları için, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesi nedeniyle, yapılabilirlik çalışmalarını yönlendiren analizlerin hayati önemde olduğunu söylemek fazladan bir anlatım olur.
Hayvancılık işletmelerin birikim yeteneklerini koruyarak uzun dönemli geleceklerini güven altına almalarının sekiz etkenini de bu yazıda paylaşacağız:
- Üretici algısı ve anlayışının değişmesi
- Değerler ve kaynak sisteminin tanımlanması,
- Dinamik envanter ve net bilgi üretimi
- Uzun dönemli strateji ve ana plan hazırlanması
- Proje-Odaklı Teşvik sistemi tasarımı
- Gözetim ve denetim mekanizmaları
- Geri-bildirim ve dinamik ilerleme
- Ülke ürünlerinin markalaşarak tüketici güveninin kazanılması
1.Üritici algısı ve anlayışının değişmesi: Hayvancılık yatırımlarının sürdürülebilir olmasının temel sorunu geleneksel algının değiştirilmesidir.Gelenek taasubunun yarattığı “yarı-doğrulara” saplanıp kalmış bir hayvancılık anlayışı ile uzun dönemli gelecek yaratılamaz.
Hayvancılık yatırımlarında kaynak verimliliğini rakiplerimizle eşdüzeye çıkarmak istiyorsak, dünya genilendeki paradigma değişiklerini dikkate alan, günün şartlarına uygun yeni bir algı ve anlayış yaratmalıyız.
Mera-odaklı hayvan yetiştiriciliğinin olanak ve kısıtlarını bilmeden, modern tekniklerin hayvan potansiyelleri üzerindeki etkilerini izlemeden, Ar-Ge çalışmalarını yarattığı potansiyel gelişmelerin takipçisi olmadan yapılacak yatırımların uzun soluklu olmalarını beklememeliyiz.
Hayvancılık yatırımlarında bilim ve teknolojideki değişmeleri, ticaret ağlarındaki yeni rekabet koşullarını dikkate alarak uzun dönemli gelecek yaratmayı çalışmalarımızın merkezine yerleştirmeliyiz.
2.Değerler ve kaynak sisteminin tanımlanması: Çağımızda kalkınmanın iki temel bileşenine bütün düşünce insanları dikkat çekiyor. Birincisi, üretim,ulaşım ve iletişim teknolojilerinin yarattığı iç bütünlüğün karar ve kurumlarını kavrayan değerler sistemine sahip olma…İkincisi de,erişebileceğimiz kaynaklar ile değerlerin yarattığı beklentiler arasında denge kurma.
Ülkemizde önyargılara,yerleşik doğrulara, kalıp düşüneclere, kör inançlara ve ezberlerlere dayalı bir hayvancılık söylemine, düşünce ve analizlere saplanıp kalırsak, durmadan tartışırız, ama yaratmak ustediğimiz sonuçlara ulaşamayız.
Uyum yeteneği için değerler ve kaynaklar sistemini kapsamlı biçimde analiz etmeliyiz, ortak tanımlara ulaşmalıyız ki sürdürülebilen hayvancılık işletmeleri kurabilelim.
3.Dinamik envanter ve net bilgi üretimi: Bilgi güçtür, sağlıklı bilgi olmadan ne tutarlı varsayımlar üretibiliriz, ne sağlıklı zihni modeller kurabiliriz,p ne gelecek simülasyonları yapabiliriz ne de kıt kaynaklarımızı doğru dürüst kullanabiliriz
Hayvancılık yatarımlarının bir numaralı sorunu, “dinamik bir envantere dayalı net bilgi” ihtiyacıdır. Eğer bir seferberlik ilan ederek, ülke genilinde hayvan sayısından, verimine, üreticinin geçimini etkileme düzeyinden,ıslaha elverişliliğe, kaba yem güvencesinden kesif yem girdilerinin uluslararası rekabet yaratmasına bir dizi sorunu net bilgilere dayalı analiz edemezsek, uzun soluklu işyerleri oluşturamayız.
4.Uzun dönemli strateji ve işlevsel ana plana sahip olma: İnsanlar yatırım yaparken,sadece kendi inisiyatiflerine dayanarak başarılı olamaz.Bireylerin entelektüel kapasiteleri iş başarısında çok önemlidir; sistem kapasitesi ise onadan daha önemlidir.
İşleyen bir sisteme sahipsek, eğilimlerin fırsat ve tehlikeleri ile olanak ve kısıtlarımızı dikkate alan, üstün yanlarımızı öne ıçkaran, zayıf yönlerimizi güçlendiren, rakibimize göre bizi bir adım öne çıkaracak olan farklılğı yaratmak olan strateji tasarlamalı ve kurgulamalıyız.
Uzun dönemli bir stratejiye sahip olma, o stratejinin gözetim ve denetimini tanımlama, yatırımcı için çok önemli bir dayanak noktası oluşturur. Uzun dönemli stratejimiz yoksa, işlevsel bir ana plana sahip değilsek, hayvancılık alanına yatırım yapanlar bir uçtan ötekine salınır, abartılı beklentilerin zihinlerini karartan sapmaları nedeniyle hüsrana uğrayabilirler.
Hayvancvılığımızın uzun dönemli gelişmesinede, ülke genelinde benimsenmiş strateji, işlevselliği test edilmiş bir ana plan katad etkili başka araç olabilir mi?
5.Proje-Odaklı teşvik sistemi tasarımı: Genel ve kategorik bakışlarla da çağımızdaki gelişmeleri yakalamamız bir hayli güç. Hayvancılığımızı uzun soluklu geliştirmek istiyorsak, teşvik sistemini ve destekleri proje-odağına kaydırmalıyız. Proje-odaklı teşvik sistemi, verilen kaynak ile elde edilen sonuçları gözetim ve denetiminin de gerek şartıdır.
Ülkemizde olduğu gibi, sağlanan destekler sorgulanmıyorsa, yanılş yapan bedelini ödemiyorsa, orada uzun solukul bir gelişme yaratılamaz.
Tarım ve hayvancılık destekleri “hizmet odaklı, rekabet edebilir ölçekleri gözeten, teknoloji verimliliğini esas alan ve çağdaş yönetim ilkelerini uygulayan” bir yapı üzerinde inşa edilmeli.
6.Gözetim ve denetim mekanizması: İşyerleri doğal örgütler değildir;yapay örgütlerdir. İnsanların subjektif ve objektif niyetleri işyerlerindeki kaynak verimini etkiler. İşyerlerinde geri-bildirim mekanizması işlemiyor,gidişat sürekli sorgulanmıyor; özdenitim ile kamunun gözetim ve denetimi ödünsüz biçimde hayata taşınmıyorsa,orada uzun dönemli gelecek yaratılma olasılığı bir hayli düşüktür.
Gözetim ve denetimde temel ilke, ” yurttaş devlet için değil, devlet yurttaşın işini kolaylaştıran araçtır” olmalıdır. Gözetim ve denetim yapanlar herkesi hırsız, kendini polis zanneden bir anlayışa asla prim vermemeli.
Gözetim ve denetim, ilke ve kurallardan sapmaları belirleyerek, etkin ve verimli gelişmeler yaratmanın rehberliğini üstlenmelidir. Bu nedenle, uzun soluklu gelişme yaratmanın araçlarından bir diğeri de geri-bildirim ve dinemik ilerlelerlemelidir.
7.Geri-bildirim ve dinamik ilerleme: Kayıt sistemi ciddi biçimde işletilir, dinamik bir envanter net ve sağlıklı veriler üretir,kamu otoriteleri ulusal stratejileri belirler ve takipçisi olursa, üretici de geri-bildirim ile dinamik ilerleme konusunda gerçek anlamda destek almış olur. Hayvancılık işletmelerinde parasal desteklerden daha önemli olan, geri-bildirim ile yanlışları ve sapmaları sürekli düzeltererek dinamik bir ilerleme yaratacak yönetişim ilkelerinin uygulanabilmesidir.
Düzenli kayıt sistemi olmayan, gelişmeleri rakamsal olarak izleme olanakları yaratmayan bir hayvancılık işletmesinin geleceği olabilir mi?
8.Ülke ürünlerinin markalaşarak tüketici güvenini kazanılması: Uluslararası ölçekte üretim yapan, marka oluşturan, “Türk malı” imajına güveni artıran yapılanmaya gitmedikçe de, yerel kalarak hayvancılığımızı istenen noktaya taşıyamayız.
Hayvancılık yatırımlarının bir ” karlılık” boyutu vardır…Bir de “fayda maliyet analizine” dayalı “toplumsal yararı” gözeten yönü.Her iki ölçüyü de dikkate alan politikalar geliştirmeliyiz.
Son söz
Bu değerlendirmeyi konferansa katıldığım yörelerde “yazılı metin” olarak dağıttığım için,toplantı sonunda, aşağıda sunulan çağrıyı yapıyorum:
Hayvancılıkla ilgili gözlemlerimizi, bir uzman olarak değil, dış gözlemci olarak yaptığımızı her zaman belirtiyoruz. Diyoruz ki,burada yazılan her sözcüğün eleştirilmesi herkesin hakkıdır .Eğer, eksiklerimiz tamamlanır, yanlışlarımız düzeltilir doğru olan düşüncelerimiz desteklenirse, bir ortak değere doğru ilerlememiz hız kazanır.
Yazı yazan insan belge bırakan insandır. Belgeye eleştiri, kapalı kapılar ardında, kerameti kenden menkul olan ve kiyafetsiz muhterisliğin ateşinde yanan, pusu kuran ve arkadan vuran kasaba kültürü anlayışı ile yapılmamalı.En şeffaf ortamlarda sorgulama esas olmalı.
Uzmanı olmadığım halde, yanılabilme özgürlüğünü kullanarak kaleme aldığım bu metindeki düşüncelere eleştirilerinizi söyler ya da yazılı yanıtlar verirseniz,herkesle paylaşırız. Paylaşma önce kendimize çeki-düzen vermeyi sağlar sonra da nesnel gerçeğe erişmemizi kolaylaştırır…
Tehlikeli olan, açık ortamlarda tartışmadığımız yarı doğruların tutsağı olmaktır.
Herkese çağrımdır: Aklımızı idelojilere, önyargılara, saplanıtlara, kiyafetsiz muhterisliğin arkadan vuran eleştirilerine tutsak etmeden, yazılı belge haline getirerek açık ortamlarda sunalım ki, bir toplum hafızası oluşsun,bilinç derinliğimiz artsın, daha sağlıklı gelecekler inşa edbilecek ortak değerler, ortak iradeler,ortak yararlar ve ortak projleler ortaya çıksın…
Bu denemeyi yazarken hayvancılık yatırımı yapan girişimcinin, yatırımı etkileyebilecek bileşen ve bağlamlar hakkında genel bir fikir edinsin istedim.En azından projeyi yaptıracağı uzman kuruluşlardan neler beklediğini açıklamasına yardımcı olacak bir “kontrol listesi” oluşsun diye düşündüm.
Leave Comments Cancel reply
Arşivler
Son Yazılar
Diğer YAZILAR
Macahel Havzası HES projelerine karşı verilen mücadelede başarılı olmanın sırları
Orhan Yavuz* Öncelikle kısaca birkaç noktaya değinmek isterim. Macahel Havzası, Türkiye Gürcistan hududunun en uzun etabını kaplayan, Batum şehrine yaklaşık 40 km, Borçka ilçesine ise 45 km mesafede bir yerleşim yeri. Tarih boyunca Macahel Havzasının ulaşım ağı üzerinde Borçka ilçesinden çok Batum, Artvin, Şavşat ve ötesi coğrafyalar vardır. Gürcistan ile sınır Macahel deresi üzerinde […]
Maçahel’deki HES’e izin çıkmadı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Artvin’in Borçka ilçesinde yapılması planlanan Camili Regülatörü ve HES projesinin ÇED süreci sonlandırıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Artvin’in Borçka ilçesinde yapılması planlanan ve 5 yıldır görüşmeleri süren, Camili Regülatörü ve Hidro Elektrik Santrali (HES) projesinin tarım alanlarına, biyoçeşitliliğe ve ekosisteme zarar vereceği gerekçesiyle Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci sonlandırıldı. Gen Koruma […]
Orman Kesimi Macahel’in Ekosistemini Tehdit Ediyor
Ağustos ayının ortalarına doğru Borçka Orman İşletme Müdürlüğü Macahel havzası Düzenli bölgesinde 400 m3 orman kesimi yaptı. Bununla ilgili yoğun itirazlara rağmen aynı bölgede 1200 m3’lük orman kesimi için de damgalama yapıldı. Dosya ihale aşamasındadır. Konu yöredeki bütün kamu mercilerine iletilmiş olmasına rağmen bir sonuç alınamaması üzerine bakanlık, milletvekilleri aracılığı ile Meclis gündemine taşındı. Macahel […]
Uğur Köyünde Bir Karabasan
2010 yılı Mart ayı ortasında Uğur Köyü Muhtarına bir yazı gider. Konu, Uğur Köyünde yapılması düşünülen HES ile taş kırma eleme tesisi ile beton santralı hakkında Mart 24’ünde halkı bilgilendirme toplantısı yapılacaktı. Konuyu biz muhtar arkadaşlara ileten Maral Muhtarı ile birlikte yaklaşık 10 kişi 23 akşamı Uğur Köyüne gittik. Bizim ziyaretimiz istişare amaçlı idi. HES […]
BU BİR GÖNÜL İŞİDİR
Senoz Vadisi’nde yapımı devam eden HES çalışmaları hakkında ‘bilirkişi’ olarak görev alan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi ve Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi eski Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdin’in vadimizde yapılan çalışmalar hakkındaki yazısını, yazıyı bize ulaştıran İsmail Akyıldız’ın ‘takdim’iyle sunuyoruz: Senoz Yöresi Derneği çatısı altında oluşturduğumuz ‘HES Komisyonu’ kapsamında benim üstlendiğim görev akademisyenler […]
