• Ekim 17, 2016

Toplumsal Cinnet

Birey ve toplumun günlük yaşamında başarılı işler yapmasi ve üretkenliği, sosyal yaşamdaki rolünü yerine getirirken benimsemiş olduğu ahlakı değerler ve prensipler; aile ve sosyal ortamdaki etkileşimi ve eğitimi ile yakından ilişkilidir. Birey ve toplumun yaşam tercihleri ve performansını etkileyen ve nihayetinde başarı eşiklerinin çerçevesini belirleyen bir diğer önemli katman ise kişi ve toplumun beden, akıl ve ruh sağlığıdır.

Sağlıklı ve iyi eğitilmiş bireylerden oluşan toplumların içinde yaşadıkları ortamda karşılaştıkları fırsatları etkili bir şekilde değerlendirme ve riskleri başarılı bir şekilde yönetebilme kabiliyetleri yüksektir.

Birey ve toplumun içinde yaşadıkları aile ve sosyal ortamın gelişimi yüksek seviyede destekleyen türden olmaması ile  beden, akıl ve ruh sağlığında ortaya çıkacak sorunlar kişi ve toplumların katma değer üretme kapasitelerini sınırlar.

08HABER’de Artvin İl Koordinasyon toplantısında gündeme taşınmış karayolu ile ilgili haber ve yetkililerin beyanlarını okudum. Ülkemiz adına kurumların üst düzey yöneticilerinin ifade ettikleri beyanlar insanı hayretlere düşürecek cinsten idi. İlgi haberde yer alan kesit şöyle idi;  ”Her koordinasyon toplantısının en çok konuşulan konusu karayolu olunca en çok soru da Karayolları Bölge Müdürü Selahattin Bayramçavuş’a soruluyor. Bayramçavuş, Artvin’de yapılan yolların Karayolları tarafından değil, DSİ tarafından yaptırıldığını, hataların kendilerine ait olamayacağını öne sürüyor. Ancak verilen cevaplar Artvinlileri tatmin etmediği gibi yolların bu şekilde mi kalacağı sorusuna verdiği cevapta; “Evet, bu konuda herhangi bir çalışma ve proje bulunmuyor.” cevabını verdi”, 08HAber. Alıntıda yer alan ve Karayolları Bölge Müdürüne ait olduğu ifade edilen beyanı bir kaç yerel iletişim aracında da yer aldı.

Sayın Bayramçavuşa soralım.

Sayın Bölge Müdürümüz, konu edilen yollar karayolları yol ağlarına ait değil midir? Çoruh havzasında var olan karayolu ağının önemli bir kısmı enerji projelerinden dolayı su altında kaldı. Bunu herkes biliyor. Su altında kalan yol ağlarının yerine  daha üst kotlardan geçerek inşa edilen yolllar, Karayollarına danışılmadan mı yapıldı? Karayolları kurumu yapılacak yeni yollar ile ilgili standartları belirlemede hiç mi rolü yoktu? Yol projeleri DSİ tarafında yapıldıysa Karayolları kurumunun görüşü alınmadı mı?  Durumdan anlaşıldığı kadarı ile Karayolların yol inşası sürecinde denetleme de yapmadığını söylerseniz bu da surpriz olmayacak. DSİ tarafından projelendirilen ve yapılan bu yollar Karayolları envanterinde değil mi? Bu yeni yapılan yolları kurumunuz teslim almadı mı? Yoksa halen DSİ’nin envanterinde mi görülüyor?

Durum bu ise Çoruh havzasında enerji yatırımlarından kaynaklı yol projelerinin toplam yatırım maliyetini de bilmiyor olabilirsiniz? Şaşırmayız.

Bu düşük vasıflı yolları Karayolları devir almadıysa yol bakım onarım harcamalarını halen DSİ mi yapıyor?

Düşük vasıflı olarak yapılmış yolları hakkında, tasarım ve uygulama eksikliklerini ortaya koyma amacı ile kurumunuz uzman personeline bir “değerlendirme” çalışmasını yaptırdınız mı?

Sayın DSİ Bölge Müdürü; bu yeni yapılan yollar sizin kurumun eseri imiş. Tasarımdan uygulamaya kadar sizin sorumluluğunuzda gerçekleştirilmiş bu işler.

Borçka-Artvin, Artvin-Ardanuç ve Şavşat istikameti ile Artvin Yusufeli istikametinde yapılan yollar ile ilgili toplam yatırım tutarı ne kadardır? Bu yol projelerinin tasarımını kim yaptı? Uygulamada sürecinde proje tasarımından sapmalar oldu mu? Neden bu yollar olması gereken standartlarda değildir? Çok büyük paralar harcanarak yapılan bu yollar “kullanıcı dostu” olacak şekilde tasarlanamaz mıydı? Bu yönde topoğrafik, teknik ve veya uygulama engelleri var mıydı? Bu yol projeleri geliştirme, onaylama, uygulama ve denetleme süreçlerinde işi bilen uzman desteği veya denetimi tedarik etmediniz mi? Bu hali ile ucube bir çalışma halinde ortada duran yol yatırımlarına harcanan para sizce yerinde harcanmış bir para mıdır? Eksiklik, ihmal veya kasıt olma durumalarına karşın kurum içi bir soruşturma yapılmış mıdır?

Sayın İl ve İlçelerin yönetiminden sorumlu seçilmiş ve atanmışlar; Karayolları Bölge Müdürünün “bu yolları DSİ yaptı hata Karayollarında değil” sözüne karşı ne yapmayı düşünüyorsunuz? Ortaya konan kötü iş örneklerini sineye çekmeyi doğru buluyormusunuz? Kurumların üst düzey yöneticilerinin  Artvin’e ve ülke hazinesine karşı içinde bulundukları bu keyfi ve vurdumduymaz iş uygulama hallerini kabul edilebilir bir durum olarak mı görüyorsunuz? Bu denli beceriksizlik, musriflik, vurdumduymazlık ve sorumsuzluk kabul edilebilir değildir diyorsanız bu yönde herhangi bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz.  Bu yönde bir girişimde bulunsanız dahi etkili olma şansınız var mıdır?

Roma İmparatorluğu, günümüzden bin ve ikibin yıl öncesinde ve o günkü şartlarda yaklaşık 80 bin km yol yapmıştı. Roma dönemi yolların bazıları halen Artvin’nin  dağ geçitlerinde mevcudiyetini sürdürür. Yol yatırımları 5-10 yıllık bir süre için yapılmaz. Ülkemiz, bir iş için bir kaç defa para harcama lüksüne sahip midir?

Karayolları uygulamalarında onlarca milyon dolarlar harcanmış ve tasarım fukarası işler ortaya konmuştur.

İl Genel Meclisi üyelerimiz, bu ve benzeri durumlar için Artvin’in menfaatlerini koruma adına bir irade tesis edecek misiniz?

Sayın DSİ Bölge Müdürü,

Çoruh havzasında üretilen elektrik enerjisinden ciddi gelir elde etmektesiniz. artık enerji santrallerinden ciddi gelir de elde etmeye başladınız.

Bilirsiniz; Borçka ilçesi yerleşkesinde büyük bir şaft sahası mevcuttur. Çoruh havzasında üretilen enerji ile Gürcistan’dan gelen enerji bağımsız iletim hatları ile bu sahaya gelir ve burdan tekrar dağıtılır.

Borçka ilçesi ve yakın köyleri örümcek ağı gibi yüksek gerilim hatları ile örülmüştür. Yüksek gerilim hatlarının insan sağlığı ve gıda zinciri üzerinde olumsuz etkileri dünyada konu edilmiş bir vakaadır. Kurum olarak, bu enerji hatlarının doğal çevreye yaydığı zararlı etkinin seviyesini belirlemek için bağımsız bir kurumundan hizmet almayı düşünüyor musunuz? İletim hatlarının insan sağlığı ve gıda zincirine olası zararlarının tespiti ve bu risklerin bertaraf edilmesi için işin ehli ve bağımsız bir kurumdan, “mevcut durum analizi ve çözüm önerileri” başlığı adı altında hizmet alma gündeminizde var mıdır? Şu ana değin bu yönde bir çalışma gündeminizde olmasa dahi, bu andan itibaren bu yönde bir çalışma gerekli midir? Yapılmalı mıdır? Yapmanız gerekir mi?

Kısaca ÇED olarak bilinen “Çevresel Etki Değerlenemesi” konsepti ülkemize batıdan gelmiştir. Oysa kaynak ülkelerde bu çalışmanın başlığı “ÇEVRESEL VE SOSYAL ETKİ DEĞERLEMESİ” olarak geçer. Bizde ise nedense bu “SOSYAL” kısmı tanımlamadan düşürülmüştür. Yapılan ÇED çalışmalarına da bakılırsa SOSYAL ETKİ değerlemesi alt başlık olarak cüzi bir yer ve önemde ele alınır.

İngilizcesi, “Enviromental and Social Impact Assesment” olarak geçen bu inceleme gereğinde PAYDAŞ’ların projeyi nasıl etkiledikleri ve etkilenecekleri; proje geliştirme, karar alma süreçlerine katılım ve uygulamada paydaşların projeden elde edecekleri katma değer tanımlamaları yapılır.

Yani etki değerlemesi, “çevresel ve sosyal” odaklıdır. Kısaca, sosyal etki değerlemesinde bir projenin uygulama alanında yaşayan PAYDAŞLARIN proje uygulanması halinde; ekonomik, sağlık, sosyal ve kültürel açılardan nasıl bir etki altında kalacaklarını inceler.

Borçka ilçesinde inşaası yapılmış ŞAFT sahası ve enerji santrallerinin inşa süreci öncesinde ÇED çalışmaları nasıl yapıldı bilgi sahibi değilim. Lakin, kamu sağlığı ve gida zinciri güvenliği açısından muteber bir çalışmanın yapılmış olduğu kanaatinde değilim. Kamu sağlığı ve koruyucu sağlık tedbirleri ile gıda zinciri güvenliği açısından Borçka ilçesi merkez ve yakın köylerdeki olası risk ölçümlemesi yapılmalı ve risk giderici çözümler tesis edilmelidr.

Devletler, kendi halkına gerçek bilgiyi vermekte çoğu zaman ekonomik davranır. 1957 yılında İngiltere Sellafield nükleer santralinde çıkan yangın 1998 yılına kadar gızlı tutulmuştur. Keza, Birleşik Devletler de yaşanan bazı nükleer kazalar halktanuzun süreler gizli tutulmuştur.

DSİ kurumu olarak sizler vatandaşaların sağlığını da önemseyin. Borçka ilçesinde yapılacak tarafsız bir uzman ekibin çalışması ile şaft sahası ve yüksek gerilim hatlarından kaynaklı olası riskleri bugünden tespit etmek ve risk giderici tedbirleri almak kurumsal sorumluluğunuz dahilindedir.  25-30 yıl sonrasında ah vah demek çok geç olacaktır.

Ülkemizdeki özel sektör de dahil olmak üzere ve özellikle Kamu İdaresinin küresel ölçekte rekabetçi işler yapabilmeleri açısından yüksek seviyede profesyonelleşmeye ihtiyacı olduğu ortada. Küresel ölçekte itibar sahibi olmak ise sadece teknik yeterlilik seviyesinin geliştirilmesi ile sağlanamaz. Kurumsal sorumluluk (kurumsal yönetişim, şeffaflık ve hesap verebilirlik) politikalarının güven verecek seviyede yaşama geçirilmesi de gerekir. Zaman, her işi en iyi yapmayanın yaşama şansının olmayacağı bir istikamette ilerlemektedir. Ve ülkemiz kurumlarının bu yönde kat edecekleri oldukça uzun bir yol vardır. Zeki ve kapasite sahibi kurum liderleri kendi kurumlarını bu yolculuğa bir an önce sevk etmelidir. Bu yolda bir adım atma adına;

  1. Yusufeli yolunda, yanlış tünel ve yol üretimi neden kaynaklanmıştır. Bu işler yeniden yapılırken kötü iş üreten kadrolar hangi idari veya cezai takibata uğramıştır?
  2. Cankurtaran tüneli hızla devam ediyor demişsiniz. Hızla devam etmiyor. Taşeron mu kaçtı yoksa para mı yok? Tüneldeki çalışmalar bir kaç aydır durmuş vaziyette. Bundan sonra ne olacak?
  3. Geçen yıl bu zamanlar Macahel tüneli için proje ihalesi ilana çıktı denmişti. Bu süreç hangi aşamadadır? Karayolları Bölge Müdürlüğü bilgilendirme yaparsa memnun olacağız.

Kalın sağlıcakla, (08 Artvin, Orhan Yavuz)

Leave Comments