• Ekim 17, 2016

Bugün ve Geleceğimiz

Yaşamımızı çevreleyen alanda kaynak ve fırsatlar sınırsız değildir. Buna karşın içinde yaşamımızı sürdürdüğümüz yakın alan ile etkileşimde olduğumuz uzak alanların bize sunduğu  kaynak ve fırsatlar ile rekabet, birey ve toplum olarak katma değer üretme ve nihayetinde de toplumsal gelişim eşiğimizi belirler.

İçinde yaşadığımız yakın alan bize neler sunmaktadır. Birey ve toplum olarak bu kaynaklar ve fırsatlar ile rekabet ortamında nasıl ilişkilenmiş bir durumdayız. Konuyu örnekleme yöntemi ile açalım.

Artvin ilinde istihdam ve gelir getirici fırsatlar ortadadır.

Geleneksel olarak gelir elde edilen tarım ve hayvancılık gelirleri marjinal noktalara inmiştir. Geniş ölçekli (economies of scale) modern üretim işletmeleri tarım ve hayvancılık alanında yerel üretimin çok küçük ölçeklerde olan üretim kabiliyetini daha da küçültmüş ve yok olma noktasına taşımıştır. Köylerimizde kendi hanemize yeterli olacak seviyede üretilen; patates, mısır, lahana, meyveler, et ve süt ürünleri, yumurta gibi artık pazardan satın alınmaktadır.

Artvin halkı, geleneksel gelir getirici faaliyetlerini sürdürmekte mevzi kaybederken yaşadığı alanın kendisine sunduğu kaynak ve fırsatları kendi ve toplumu için devreye alabilmiş mıdır?

Bu aşamada şu netliği tesis edelim. Küçük ölçekli tarım ve hayvancılık işletmeleri esas itibari ile pazara yönelik üretim yapmazlar. Üretimlerin tümüne yakını aile içinde tüketilir(di).

Pazara yönelik üretim yapabilmek aile ihtyaçlarını karşılamaya yönelik üretimden farklı şartlarda gerçekleşir.

Pazar rekabet demektir. Fiyat ve kalitede rekabet edeceksiniz. Sürecin bu aşamasında ilk ortaya çıkan ihtiyaç pazara yönelik üretim için ölçeğin büyük olma gereğidir. Örnekle, ailenin yumurta ihtiyacını karşılamak için 8-10 tavuğu evinizin etrafında bakmanız anlam ifade ederken iş bu yumurtaları aile için geçim sağlayacak seviyede gelir elde etme hedefi ile üretmeye niyetlenirseniz; sizin artık binlerce tavuğunuzun olması demektir.

Binlerce tavuk modern bir kümes inşaası, dışardan yem alma, veteriner, ayrdımcı personel ve araç bulundurmayı peşinde getirir. Bütün bunların gerçekleşmesi işletmecilik bilgisi de gerektirir. Ve bütün bunları üst üste koyduğunuzda haa diyerek 8-10 tavuktan binlerce tavuk olan bir işletmeye geçiş olmayacağını görürüz.

Bu geçişi sağlayacak ise bilgi ve sermayedir. Yeterli bilgi ve sermayeniz yok ise işinizi PAZAR EKONOMİSİ  ligine taşıyamazsınız. Girişimde bulunmayı unutun gitsin.

Aynı durum, hemen her alan için geçerlidir.  Konuya bir başka pencereden bakalım.

Artvin’in üreten köylüsü, pazar ekonomisi etkisi altında tarımsal ve hayvancılık başta olmak üzere yerel katma değer üretim alanlarını terkederken neler oldu.

Artvin’li, Rus kömürü, Alman arabası, Amerikan telefonu, Çorum yumurtası, Balıkesir yoğurduna para ödemeye başladı.

Artvin’li yaşadığı toprakların doğal kaynaklarını ve coğrafı fırsatlarını kendi lehine bir değere dönüştürebildi mi? Örneğin turizm alanında neler yaptık ve neler yapılabilir konusunu nitelikli bir değerlemeye tabii tuttuk mu? Şu ana değin bu yönde yapılan bütün çalışmalardan bir nebze haberim vardır. Ortaya konan bütün gayretlere rağmen bu alanda henüz el yordamı ile ilerlemeye çalıştığımız açıktır. Bu yöndeki kaplumbağa hızı ilerlemenin vebalı başta siyaset kurumu olmak üzere kamu idare kurumları ile STK’lar ve nihayetinde tüm Artvinli’ye aittir.

İl Özel İdaresi ve Turizm Müdürlüğünün ortak sorumlu alanı olacak şekilde köy, mezra ve yaylalarda uygulama kalitesi, estetiği ve disiplini sağlama, kirliliği önleme, ruhstlandırma ihtiyacını da çözme amaçlı tip evler projesi geliştirilememiştir. Sanki, Artvin’in köy, mezra ve yaylalarının Trabzon, Uzungöl örneğindeki gibi içine edilmesini bekliyorlar. Artvin’de doğa turizmi başta olmak üzere turizme yönelik bir gelişim bekliyorsak imar kirliğine uğramadan acil olarak bu duruma müdahil olmak gerekir. Neyi bekliyorlar? Cevabı olan var ise paylaşsın lütfen.

İmar, turizmin nitelikli gelişiminde sadece bir katman. Bunun gibi onlarca katmanda nitelikli ve entegre bir gelişim modeliniz yoksa neyin turizminden bahsediyorsunuz?

Velevki turzim gelişim modeli ortaya kondu. Bu süreci kimler ile devreye alacaksınız? Enerji projelerinde olduğu gibi büyük para babalarına cazip kredi imkanları ile arazi tahsisleri de dahil olacak bir turzim gelişim modeli mi uygulamaya dönüştürülecek? Yoksa Artvin halkına ciddi finansal destek ve teşviklerle mi yatırımlar gerçekleştirilecektir.

Geleneksel Ekonomiden Geleceğin Ekonomisine Geçiş

Artvin ili, kış sporları da dahil yıl 12 ay sürecek bir doğal cazibe alanıdır. Başta turizm olmak üzere doğal çevreden, ticaret ve hizmet sektörüne kadar kalkınmaya vasıta olacak bütün kaynakları devreye alacak bir gelecek öngörüsünü ve uygulama süreçlerini netlikle halkın gündemine taşımak gerekir.

Birey olarak Artvin’de yaşayan halkın bu yönde bir etki tesis etmesi imkansız gibi görünmektedir. Ülkemizde var olan siyaset kurumu vizyoner değildir. Etki, tepki modunda çalışır. Kim bastırırsa işi o götürmektedir. Çevremiz bu zihniyetin uygulama örnekleri ile doludur.

Yerelde yaşıyan halkın bu yönde ortak bir gündem oluşturmaları bir şarttır.  Topluma uzun süredir dikte ettirilmeye çalışılan ANGLO-SAXON kütürüne geçiş toplumun çok küçük bir kesiminin varlıklarına varlık katması ile sonuçlanmıştır. Halkın büyük çoğunluğu, öncveden sonuçlarını kestiremediği bu algı yönetim girişimine oy vererek destek olmuştur.

Lakin geldiğimiz noktada görünen odur ki, parayı verenin düdüğü çaldığı bir süreç halkın yaşam alanlarını daratlmak, üretimden uzaklaştırmak, bankalara borçlanmak ve belli bir zümrenin de milyar dolarlarına milyar dolarlar katmasından başka bir işe yaramamıştır.

Artvin’li, Artvin’in köyüne, mezrasına, yaylasına, suyuna, ormanına sahipti. Artık bu yaşam alanları birer birer imtiyazlı zümreye devrediliyor.

Artvin’li kendisi üreten, geçimini rahat sağlayabilen ve topraklarına sahip çıkabilecek aklı netlikte ve her gerekli konuda irade koyabilecek kabiliyette olmalıdır.

Bu nedenledir ki, tek tek her birimizin geleceği hepimizin geleceği ile hayatı önemde ilişkilidir. Artvin ve Artvin’linin hak ve menfaatlerini savunmak için her birimizin bu iddiayı seslendirmeye ve toplumsal  dayanışma ağı örgülemeye ihtiyacı vardır.

Gelecek nesillere bırakabileceğimiz en önemli zenginlik vatandaşı mureffeh, üretken ve dayanışma kültürü ile insan eli ile tahrip edilmemiş Artvin’in kendisidir. KALIN SAĞLICAKLA (08 Artvin, Orhan Yavuz)

Leave Comments