• Nisan 28, 2014

Artvin’de Turizm ve Kurumsal Liderlik

Aramızda Wolfgang Amadeus Mozart’in yaşamını konu alan sinema filmini seyreden var mıdır bilemiyorum. Seyretmediyseniz tavsiye ederim. Amadeus Motzart 1756 yılında doğup 1791 yılında vefat etmiştir. 35 yıllık ömrünün 30 yılında 600’ü aşkın klasik müzik parçası üretmiştir.

İlk klasik müzik ürününü daha 5 yaşında iken ortaya koymuş Motzart için bir çokları “müziğin Tanrısı” yakıştırmasında bulunmuştur.

Yaşadığı Viyana’ya yeni bir köprü yapılacaktır. Köprünün tasarımı için para ödüllü yarışma düzenlenir. Mozart’ın Sekreterin nişanlısı Mimar olup yarışmaya katılmaktadır. Sekreteri, Viyana’da saygın biri olan Mozart’tan bütün aday tasarımların sergileneği ve birincinin seçileceği resepsiyona katılması ricada bulunur. Sekreterine göre Mozart’ın katılması nişanlısının şansını artıracaktır. Mozart reddeder. Sekreteri hayal kırıklığı içinde sergi yapılan salona gider. Salon Viyana’nı kalbur üstü kesimince doldurulmuştur. Herkes merakla köprü tasarımlarını inceler ve acaba hangisi kazanacak dedikodusunu yaparken, salona başında fötrü, üstünde pelerin elinde bir bastonla Mozart girer. Sekreteri çok sevinmiştir.

Hemen Mozart’ın yanına koşar ve uygun bir zamanda nişanlısının köprü tasarımını görmesi amacı ile ona rehberlik yapar.

Mozart, köprü tasarımını süzerek inceler. Ve birden elindeki bastonu ile köprünün ortasına şiddetli bir darbe indirir. Köprü maketi paramparça haldedir. Olan biten herkesi  şaşkına çevirir. Köprü tasarımcısı mimar da şaşkındır haliyle. Etraftakiler Mozart’ı sakinleştirirler. Sekreteri Mozart’a sorar “köprü tasarımını niye imha ettiniz” diye?

Mozart, “..nişanlınız, mevcutta var olan köprü çalışmalarını kopyalamış.Özgün bir ürün ortada yok. Kendi aklına ve yaratıclığına önem vermeyen insan ve ürettiği ürün diğer insanların saygısını hak etmez” diye karşılık verir.

Mozart’ın Sekreterinin nişanlısı ile bir alıp vereceği yoktu. Ama Viyana’ya mevcutlarından daha özgün bir köprü üretmenin bir iddia olarak ortya atılmasının önemini biliyordu. Ve kullandığı değenek ile köprü maketini parçalaması bir çokları için faydalanılması gereken bir ders olarak algılandı o günden beri.

Artvin turizm haftası etkiliklerinin sonuna doğru gelindi.

Konsept olarak bir Artvin turizm haftasının olması çok doğru bir adımdır. Horon düzensiz bir piknik havası içinde organize edilmişti. Net üzerinden daha önce gördüğüm ve Yunanistan’da yaklaşık 5 bin kişi ile bir spor salonunda gerçekleştirilen kemençe ile horon organizasyonunu izlediyseniz mukayeseyi bile gereksiz görürsünüz. Neden bir kareograpa danışılmaz acaba? Bir çok diğer aktivitenin iyi geçtiğini söylüyorlar izleyenler. Bence takdir edilecek halkın bu derece sığ tasarlanmış bir rekor denemesine yüksek seviyede itibar etmiş olmasıdır. Demek ki halk “turizm” hedefi ile barışık olmuş, sahiplenmiştir. Valimiz Sayın Kemal Cirit beyin yüksek enerji ile Artvin’e bir şeyler katma gayreti de takdir edilmelidir. Yanlız, önümüze koyduğumuz işleri en yüksek kalitede yaşama geçirme sorumluluğu herkesindir.

Bizim sözümüz “Artvin marka şehir” çalışması ile ilgili olacak.

Haberlerden anlaşıldığı kadarı ile özel bir şirket ile “Artvin Marka Şehir” çalışması için bir protokol imzalanmıştır. Üç boyutlu tanıtım filmi çekilecekmiş. Anlaşılan sözkonusu özel kurum teknoloji araçları yoksunu değil. Kuvvetle muhtemeldir ki işini vasat ölçüde yapıyor olsa dahi Artvin’i gezerek yüzlerce değişik noktadan alacakları görseller (snap shotlar) ile her hal ve şartta bir şeyler ortaya çıkacaktır. Bu çalışma Artvin’ı marka statüsüne taşır mı dersiniz?

Artvin’de insan elinin değdiği bir çok yer hariç coğrafyası ve doğası ile cezb edicidir. Tarihi ve son bir kaç on yılın toksike edici etkileri dışında (imar ve kültürü üzerinden) kültürü de cezbecidir. Yani Artvin’in her köşesi hemen herkese “hakkını teslim etmek lazım gerçekten farklı ve güzel bir yer” dedirtecek çaptadır.

Turzim açısından “Marka İl” dediğiniz zaman sorarlar; Artvin’i hangi kriterleri esas alıp değerleme yaptınız ve elde ettiğiniz sonuçlar nedir? Tanımlanmamış rekabetçi kapasiteler üzerinden bir iddia sahibi olmak ne derece doğrudur? İddianızın karşılıkları var mıdır? “Turizm’de Marka Şehir” iddiası, etraftaki toz duman kalkınca Artvin’i bir boşluğa düşürmez mi?

Turizm arz zincirinde hangi halkalar yüksek kalite standartlarına sahiptir? Artvin, turzimin hangi kademelerinde ve ürünlerinde yüksek ve toplam kalite standardlarına erişmiştir? Ayrıntılayıp soralım;

  • Hangi turizm sıcak noktasında kaç yatağınız vardır (bunu bilirsiniz herhalde)?
  • Konaklama yerlerinde asgari hizmet standardı tesis edilmiş midir?
  • Konaklama noktalarında hijyen altyapısı ne durumdadır?
  • Konaklama noktlarında (herhangi bir kaza olma haline karşın) sigorta uygulamaları yapılmakta mıdır?
  • Çöp ve diğer atıkları nasıl yönetiyorsunuz?
  • Gelen turiste gezilen yerlerde var olan doğal, kültürel veya tarihi zenginlikleri nitelikli olarak aktaracak rehberiniz var mıdır?
  • Gelen turistler nerede ve nasıl konaklıyor, artan sayıyı nasıl ğaırlayabiliriz diye diye çözümümuz var mıdır?
  • Doğa gezilerinde insanların ihtiyaç giderebileceği yerler inşa edilmiş midir?
  • Şu ana değin Artvin’i ziyaret eden turistlere yönelik bir “memnuniyet ölçümü” yapılmış mıdır?
  • Köy yerleşim birimlerinde başlayan çırkın imar uygulamalarını nasıl izah edeceğiz? İl Özel İdaresi bu konuda kırsal kesimi destekleme amaçlı neler yapıyor?
  • Özellikle kentlerdeki çarpık yapılaşmayı nasıl anlatabileceksiz gelen insanlara?

Sorularımızı çoğaltmak mümkün.

Turizm alanında ve mevcutta Artvin İli ihtiyaçlar değerlemesi yapıldı mı?

Ihtiyaçları giderme odaklı bir gelişim modelimiz var mıdır?

Turizmde gerçekleştirilebilir bir iş modelimiz var mıdır?

Ürün markalaştırılabilir ama iddia markalaştırılamaz. Hele siz bir de İL çapında markalaşmadan söz ediyorsanız bunun altlığının olması lazım. Yani onlarca halkadan oluşan İl turizm ürünleri arzının her biri yüksek kalitede tanımlanmış ve sürdürülebilir bir seviye arz edilebilir olmalıdır. Öyle midir?  Algı yaratma odaklı bir çalışma önce yüksek beklenti yaratma, beklentinin karşılanamadığı bir çerçevede de çöküntü ile sonuçlanmaz mı?

İl Kültür ve Turizm Müdürü söylüyor; “..geçtiğimiz gün ilimizde teorik anlamda zengin olduğumuz folklorumuzun tüm halkımızın katılımıyla pratikte uygulamasının yapılarak yerel ve ulusal medya aracılığı ile tüm ülkemize duyurulması ve bir nevi tescilinin yapılması gerçekleştirilmiştir”.

Artvin’de halk oyunları sadece teoride (ne demekse bu artık) zengin değildir. Artvin ili için 70’ı aşkın halk oyunu kayıtlanmış olup bu alanda yeryüzünde en zengin alanlardan birisidir. Öyle teoride değil birlerce yıllık yaşanmışlık süzgecinden geçerek. Artvin İlinin her vadisi farklı yemek kültürlerin yaşadığı bir coğrafyadır. Birkaç yıl önce Gürcistandan gelen uzmanlar Macahel havzasında şu ana değin Gürcistan’da bilinmeyen veya unutulmuş 16 çeşit yemek olduğunu tespit ettiler. Bu yemeklerden üç adedi şu an Gürcistan’ın en kaliteli restoran zincirinde ticarileştirilip müşterilere sunulmaktadır.

Marka İl yaratma, “kendini memnun edecek işleri yapmanın” çok ilerisinde bir süreçtir.

Marka İl yaratma bir gelecek vizyonu gerektirir. Eldeki kaynakları küresel ölçekte bir rekabet için daha akıllı pozisyonlama ve uygulama kapasite ve becerileri geretirir.

Marka İl yaratma iddiası, turizmde başarının kaçınılmaz olacağı bir iş modeli geliştirmeyi gerektirir. Macahel Havzası turizm hareketlerinin her yıl yukarı ivme kazandığı bir alandır. Mevcut durumda konaklama, servis ve rehberlik hizmetleri bir dar boğaza girmiştir. Kapasite geliştirme olmadan daha fazla ziyaretçi temin mevcut durumu daha da zora sokacak bir gelişme olacaktır. Benzer durum bütün Artvin için geçerli olmalıdır. Kapasite gelişimi derken sadece yatak kapasitesinden söz etmiyoruz.

Kapasite geliştirme; Artvin’e gelmesi muhtemel hedef kitlenin Artvin’den ayrılış noktasına kadar yürüyen bütün işler, hizmetler, ve ürünleri kapsar.

2001 yılında “BT Vision 100” adlı bir araştırma yapıldı. Konu “100 of the UK’s most visionary organisation”, yani İngiltere’nin innovasyon odaklı en visyoner 100 adet kurumu tespit edilecekti. Birinciliği, The Eden Project (www.edenproject.com) aldı kurum almıştı. Bir marka nasıl yaratılır konusunu merak edenler yukarıda verilen linkten inceleme yapabilirler. Belki WEB sitesinde bu bilgi olmaz; proje üniversite mezunu bir gencin babasının evi üzerinden temin ettiği 70 bin sterlin ve vizyon ile başladı. “The Eden Project”, şu an kurumsal varlığı 1 milyar sterlin üzerinde olan bir projedir. BU proje bir marka olma haline daha proje tasarımı yapılırken evrilmiş ve düşünülen işleri yaşama geçirdiği şekli ile çok başarılı olmuştur.

22 Nisan akşamı 0-0 sona eren Atletico Madrid Chelsea izleyenler her ikisi dünya kalitesinde olan futbol takımlarından Altetico Madrid’in yüzde 70 top oynama oranı ile Chelsea’yi kendi sahasına nasıl hapis ettiğini, Chelsea’nin bunca yoğun baskıya karşın gol yemeden sahadan ayrıldığını görmüşlerdir. Marka olmak böyle bir şeydir.

Sayın Valimiz Kemal Cirit Beye tavsiyemiz reklam/tanıtım şirketlerini devreye almadan önce Artvin’de turizm konusunun anlaşılması yönünde liderlik yapmasıdır. Tanıtım filmi gurbetçi hemşerilerimizin ve her birimizin hoşuna gidecek bir çalışma olur. Alternatif turizme katılmak isteyeneler açısından da faydalı olacaktır. Yalnız bu bize Marka İl olma durumu sağlamaz.

Artvin İLİ “dünya kalitesinde bir turizm politikası geliştirmeli ve mevcut anlamsız kağıt yığını yerine yüksek nitelikte İl Turizm Master Planı” üretmelidir. Tabii ki bu plan üretilmeden önce dünya çapında donanımlı bir ekip tarafından il etüdü ve ihtiyaçlar analizi yapılamalıdır.

Ancak bu çalışmalar ışığında Artvin geleceğini “karanlık bir yerde el yordamı ile aramaktan kurtulur”.

Artvin İLİ, mevcut durumdan geleceğin rekabetçi turizm platformunu kurmaya doğru istikrarlı bir şekilde ilerlemesi ve dönüşmesi amacı ile kapasite geliştirme odaklı altyapıdan, eğitim ve uygulama çalışmalarına değin bir dizi programı geliştirip yaşama geçirmelidir. Artvin yukarıdaki iş hedeflerini önüne koyduğu günde “marka il” olma iddiasına sahip olur.

Artvin’in “turizmde marka şehir” olma iddiasına kim liderlik yapacaktır?

Orhan Yavuz
28 Nisan 2014 

Leave Comments